PASLAŞMALAR
bu aralar kendimle hep...
serkeş bir ressamın çizgilerinde kara yazgım duyulmayan çığlıklarım unutup bir köşeye fırlattığı eskizlerinde kıvrım kıvrım patika yolların sonunda tepelerin ardına terk edilen ahşap bir ev gibi ıssızlığım kırık pencere pervazına vuran gün ışığı kadar solgun dalgalı saçlarım yorgun gözlerimin kıyısında kaz ayakları bastıkça gıcırdayan döşemelerde eskiyen yüzüm ey gelincik tarlalarının buz kelebeği ! doru atların yelesinde güneşlenen, dağların asi kızı bir zamanlar ihtişamlı kaleler gibi rüzgara karşı dururdu surların yelken kıran fırtınalara karşı başın hep dikti şimdilerde yarısı çökmüş verandanın köşesinde asılı kalmış rüzgar gülüsün kısır topraklarında boy vermez çiçeklerin kederli rüzgarın savruk bakışlarında kurur dalların üşüyen sabahın ayazında ağlayan kardelensin tüm mevsimler sonbahar olsa, ne çıkar dar vakitlere uyanan gözlerinde hep / hazan ne yaz akşamlarının sıcaklığı ne de frenk menekşelerinin neşesi var bahçende top sektiren çocuklar yok trabzandan kayan haylazların kahkahaları da şimdi yalnızlığının köşesinde kıvrılmış süt dökmüş kedi kadar uysalsın artık ufkun arkasına gizlenen korkak bir gölgesin süzülen kederlerin, yağmur bulutlarına gebe gözyaşlarıyla ıslanan yüzünün yarısı güneşe açar öbür yarısı ise karanlıkta can çekişir… Değerli seçki kuruluna ve tüm dostlarıma sonsuz teşekkürlerimle..Ayrıca Edebiyat Defteri ailesinin ve tüm dostlarımın Kadir Gecesini kutlarım...ülkemize ve bizlere hayırlara vesile olur inşallah..saygımlarımla sevgiler.. Şiirime güzel sesiyle ve muhteşem yorumuyla can katan Sevgili Arkadaşım BENSENO’ya ve güzel yüreğine sonsuz teşekkürler ederim..Her daim Sevgilerimle..Saygılar........ Ayşe Uçar 02/09/2010 |