Darağaçları
zeytin değildi onlar ılık yamaçlarda
dar ağaçları dize dize soluk alanlarda sallanan ilmek titreyen tabura bekçiydi başında dilsiz zebella göstermişlerdi aha demişlerdi ben doğduğumda bu demişlerdi işçi Veli’nin bu emekçi Zeynep’in bu ebenin öğretmenin demişlerdi yanındaki köylü rençperin aha demişlerdi gördün mü fakir oğlu o küçük olan da senin bil ki sen büyüdükçe büyük olacak heveslenme hiç yıkılmayacak duydun mu çocuk sen yaşadıkça duracak öyle demişlerdi dikleşirsen eğer karşı gelirsen itaat etmez de isyan edersen hele ben de insanım deyip çok bilirsen ilmek boynunda bil çocuk öyle demişlerdi ben büyüdüm sonra darağacı da ilmek sallandı hep kışta ve yazda kör olası tiranlar bitmek bilmedi var oldular her anımda sömürdüler yetmedi çiğnediler ezdiler kalkmak istesem ayağa darağacı dediler kurudu zeytin dalları güvercini uçmaz ettiler boğazım düğüm düğüm konuşamıyorum uyuşmuş usum yazamıyorum desem şimdi haydi kardeş birleşelim birleşip güçlenelim baş kaldıralım tirana isyan edelim düzen değişsin desem ama şeytan kulağına kurşun zeytin ağacı değil ki verimli topraklarda onlar darağacı kardeş büyük meydanlarda sallanan ilmek titreyen tabura bekçidir başlarında sağır zebella Tevfik Tekmen 23/Ağustos/2010 *Lüleburgaz* |