FATİH AT PAZARI (8)
-1-
At Pazarı’nda Kağıtçı Hidayet Ağa’nın Dükkanı. Üstü Ev-altı Dükkan olan, "Üzüm Salkımı gibi" Çardağından Sümbüller sarkan İki Katlı Ahçap bir Yapı. Sümbüllerinden dolayı "Uçurtmacı Sümbül Dede" derdi Çocuklar ona. (*) "- Neden mi Uçurtmacı?" Renkli-İnce-Yağlı Kağıtlar ile, eğri Çıtalar satardı dize-dize ve anlatırdı bize Uçurtma-Yapma-Sanatı’nı; "- İKİ ÇITALI, "Mektup’tur; Dörtgen, sivri Tepeli, iki Küpeli ve Köşegeninden Göğe dik çıkanı. ÜÇ ÇITALI, "Yıldız" altı Köşelidir. Her bir Bölümü "Baklava" gibi ve her-bir-Köşesi Renk-a-Renk olanı. DÖRT ÇITALI, "Bal Peteği" ise; En iyi kayan, en uslu olan ve KUTU-ŞAHİN-PÜSKÜLLÜ-ŞEYTAN gibi Uçurtmalar arasında "En-Yüksek-Uçanı"dır. Durdu, düşündü; "- Hey gidi Günler, hey! Uçurtmacılık "Sevgi-Bilgi-Hesap-Hüner" ister, birde Yel!" Çıta Uçları İp-ile-gerili Kenara "Gergi" denir ki, her biri birbirine eşit olmalıdır. Bu bir! İkincisi Uçurtmanın Dengesi. Üç-İp-Üzeri kurulu olan bu Terazi; Gergiden gelen 2 İp, Merkezden çıkan üçüncü İp ile birleşir, "Çadır" gibi El’e-Yer’e kadar gelen Sicime bağlanır. Uçurtmanın Dümenidir. Üçüncü Rüzgarın Keyfine bağlı; Kuyruğun Boyu ve Uçurtma ağırlığı’dır. Sedirden az kalkardı Sümbül Dede. Kireç’li Dizler-Siyati’li Bel, birde Rutubet! Dolaplar’da Raflar, Raf’larda Kutu, Kutu-içi Malzeme, Alet, Dükkan dop-dolu, tıka-basa. Her Şeyin Yerini iyi bilir ama; "- Sicim alacam da." "- Kaç Kat’lı? Tek Kat’ı çekmez Fati’in Rüzgarını." "- Kaç Para?" "- 50 Arşını 1 Lira." Arşın da; "Yürek üstünden-Parmak ucuna dek" dir. Sicim-Yumağın-Yerini tarif edecektir; "- Doğru git önce, gir "Üç-ile-Dördüncü Raf arası. Sonra, soldaki ikinci Dolap-beşinci Raf’ta, mavi renkli, dört-köşe-Kapaklı Teneke Kutuda. Kapağı kapamayı unutma! Fare’ler sever-yer Keten’i, Keten-Helva gibi!" Birde çıkmazmı; İki Kutu arası, kos-kocaman bir Sıçan! O bir Yana-ben bir yana, kaçan-kaçana! "- Küt!" diye düşer, eğilir Teneke Kapak. "- N’oldu Uşak!" "- Bir Şey yok, Dede. Sıçan vardı da!" "- Senden Koca mı ülen? Ne korkan!" Gözüm, Köşede-Yerde istif-istif-duran eski Gazetelerde. "- Bunlar ne Dede?" "- Tarih’tir, Kimse okumuyo, yazık!" "- Bana versene." "- Okuycan mı Velet!" "- Evet!" İnanmaz, ama verir; "- Kağıt sevilmelidir!" der "- Şiir’dir, Tarih’dir yada Roman. Gizli Sır’ları açar okuduğun Zaman. Şarkı söyler, Saz çaldırır.." "- Hoppala Sümbül Dede. Dur bakalım orada hele! Bu Kağıtlar çalsa-çalsa "Küf" çalar, "Çürük Domatesi" yiyince..." dedim içimden, ama söylemedim; "- Kese Kağıdı yapacağımı bu Gazetelerden."" Mecmualar içinde de en çok sevdiğim "Hayat Mecmuası" dır. Biçim-biçim Fotoğraflar, Asya-Afrika-Amerika-Avusturalya-Pasifik-Çin, Hikmet Feridun Es ile Röportajlar. Hayal eder, gezerdim onla, Kese Kağıdı yapmadan önce onu. Zavallı Sümbül Dede bilmez bunu. Verir bana hala, Balya-Balya Gazete ve Mecmua. Bir Gün bir Balya Gazete alırken, Sıçradı yine Muzur bir Sıçan! Kaçtım Dükkanın en Derinine. Ben gittikçe içeri; Karardı-da-karardı Dükkan, açıldı iki-Raf-arasında "geniş bir Yol". Raflar da oldu mu Ahşap Yapı? Cumba’lı, Parmaklık’lı, Çiçek-Saksı-Pencereli eski Ev’ler? Ya, At-Ahır-Payton’lu Taş Duvarlı Bahçeler? Bahçe-içi-Konaklar? Kahya-Dadı-Halayık’lı Konaklar! Gide-gide-girdim; İki yüksek Mermer Sütun’lu bir Kapı’dan, geldim yus-yuvarlak bir Meydan’a. birbiri-yanyana, bir Sürü-Mermer-Sütunlu-Kapılar vardı daha. "- Döneyim geri!"dedim-döndüm de. Döndüğümde "Çıktığım" Kapı’ya bir baktım; "- A,a! "Fatih-At Pazarı-1950" Yazılı üstünde. Dim-Dik’in de dibinde bir Işık vardı. Ben mi vardım ona, o’mu geldi-çarptı-bana, bilmem? Bir-Beyaz-Şamar Darbesiyle uyandım; "- Kark len! Sıçan korkusuyla Donuna mı eden?" "- Yok be Dede, düşmüşüm, bak! Naha Kafamdaki Bombe’ye." Aradım, varmış gibi. Yoktu tabi böyle Bir Şey, bulamadım. İnandı Sümbül Dede; "- Vah, vah!" Ya Yuvarlak Meydan, Duvarlar-Evler-Konaklar? Mermer Sütun’lu, Kemer’li TarihKapıları?" İnanmıyacağını bile-bile, sordum ona yine; "- Dede, varmı sahiden, böyle bir Yer?" "- Nerde?" "- İki-Raf-Arası, ta Dükkanın Dibinde?" "- Ne!" "- Ayılmadan önce bir Şeyler gördüm de!" "- Ülen sen bu Hayallerle Büyük-Adam-olacan, be!" "- Niye?" "- Hayal’ine ekle birde Merak! Merak, Tarih’dir Evlat! Tarih ise; Yaşanmış Hayat, yaşanan, yaşanacak! Dost ol, ihanet etme Kağıda! Sonra uğrarsın Kahrına, bak!" Ağır duyardı, unutkandı, İhtiyardı ama, Dürüst-bir-Adamdı. Uçurtmacı Sümbül Dede. Çok severdi Kağıdı, benim gibi; "- Kese-Kağıdı-yapmak için değil, de. Okumak için tabi! FATİH SULTAN MEHMET (1) Şiirinden. |