Artık sana varan yolların kemikleri kırıldı Bu ağustos ayının gözyaşları da yakıyor tenimi “Sen gitmemeliydin!” demek çok saçma! Sen giderken beni de götürmeliydin… Bir anlamı olmalıydı gidişinin Ve ben dostlarıma “o bundan dolayı gitti” Demeliydim. Ama diyemedim. Koca bir hiç gibi/ beni, bana bıraktın…
Şimdi sana ait bir söz aramaktayım içimde: …ki aklıma ilk gelen ayakların Çünkü ben artık en çok ayaklarından korkuyorum Ne olurdu bir kez de bana dönselerdi yüzlerini Topuklarında güzel lakin ben hiç başparmağını göremedim…
Söylenebilecek tüm dilde “elveda” diyebildik neredeyse Bir “hoş geldin” demeleri bırak. “gel” demelere bile kanacak kadar çocuk akıllıyım Bir park düşün ki salıncaktan mahrum Sorun değil-o parkta çocuklar yine eğlenir Ama ya çocuklar yoksa o park ne işe yarar ki…
Sonbahar da yaklaşıyor buralara, yapraklar korkuyor İçimde paramparça bir aşk üşüyor haliyle Düşüyor okşadığın saçlarım teker teker başımdan Ve koca bir bağ bozumu vücudumdan geçiyor. “hadi durdur!” hadi bir yankı gırtlağından Ölmek en kolayı bugünlerde, kaybetmek, yitirilmek Lakin sevgilim mutluluk çok ayıp bize-üzerine konuşmadıkça aşkın!
Emre ONBEY ( sizden biri/belki sen)
Sonuç: Her erkek sevdiği kadının bilim adamı olmak zorundadır. Onu incelemek, keşfetmek ve dostlarına güzel anlatmak zorundadır... Neden mi? çünkü bir erkeği ancak sevdiği kadın "insan" gibi yaşatabilir de ondan!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
--YANKI-- şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
--YANKI-- şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Her gidiş, içinde vuslatı barındırdığı için güzeldir. ........ Ben aslında seni hiç sevmedim! Bilirim içimdeki yangı, Vuslatınadır ey sevgili!... ........ Selam ve saygılarımla....
Notalardan çıkardığımız savunmasız iklimler ve hercai mevsimler yarım kalmış sevgilerin avuç içlerinde kanar. Direncimizi kemiren kınalı şiirlerimizle küçük teknelerle yolculuğa çıkarız, er sabahlarda. Oysa, hepimizin içindeki gizli uhde üşümüşlüğümüzü giderecek gizli bir eldir ve bunun içindir yaşamın divit uçlu kalemiyle mavi denizlere yelken açmamız. Tebriklerimle Emre. Kalemine bin kuvvet.
Artık sana varan yolların kemikleri kırıldı Bu ağustos ayının gözyaşları da yakıyor tenimi “Sen gitmemeliydin!” demek çok saçma! Sen giderken beni de götürmeliydin… Bir anlamı olmalıydı gidişinin Ve ben dostlarıma “o bundan dolayı gitti” Demeliydim. Ama diyemedim. Koca bir hiç gibi/ beni, bana bıraktın…
Şimdi sana ait bir söz aramaktayım içimde: …ki aklıma ilk gelen ayakların Çünkü ben artık en çok ayaklarından korkuyorum Ne olurdu bir kez de bana dönselerdi yüzlerini Topuklarında güzel lakin ben hiç başparmağını göremedim…
Söylenebilecek tüm dilde “elveda” diyebildik neredeyse Bir “hoş geldin” demeleri bırak. “gel” demelere bile kanacak kadar çocuk akıllıyım Bir park düşün ki salıncaktan mahrum Sorun değil-o parkta çocuklar yine eğlenir Ama ya çocuklar yoksa o park ne işe yarar ki…
Sonbahar da yaklaşıyor buralara, yapraklar korkuyor İçimde paramparça bir aşk üşüyor haliyle Düşüyor okşadığın saçlarım teker teker başımdan Ve koca bir bağ bozumu vücudumdan geçiyor. “hadi durdur!” hadi bir yankı gırtlağından Ölmek en kolayı bugünlerde, kaybetmek, yitirilmek Lakin sevgilim mutluluk çok ayıp bize-üzerine konuşmadıkça aşkın!
Emre ONBEY ( sizden biri/belki sen)
Sonuç: Her erkek sevdiği kadının bilim adamı olmak zorundadır. Onu incelemek, keşfetmek ve dostlarına güzel anlatmak zorundadır... Neden mi? çünkü bir erkeği ancak sevdiği kadın "insan" gibi yaşatabilir de ondan!
........
Ben aslında seni hiç sevmedim!
Bilirim içimdeki yangı,
Vuslatınadır ey sevgili!...
........
Selam ve saygılarımla....