Alnıma vuran kırağ damlası bir fiskelik nefesime yetişti....
Görgüsüzce çırpınan sensizlik doğsa saklı kentten Küllerinde yılların düşürdüğü yapraklar takvimlerden Kış dokunuyor süre gelen geçmişime Çırpınan ayak seslerinde Vuslatın nağmeleri birikti Yakamoz saklı serinliğinde
Parmaklıklar arkasında hayallerimin serzenişleri Bitişleri gün ortası aydınlıklarımın Güz vaktine düşer derin yaralarımdan
Çıplak halisane düşüncelerimin Dolu dizgin gölgelerini Karaladım beyaza çalan bakışlarındaki maviyi Bozdum bozbulanık renklerini Ve fotoğraflardaki seni Ateşe verdim bu şehri
Çizik attım yarınlarıma nöbetlerimde Yağmalanmış sevdamın üzerinde yalnızlığım Çarmığa gerilişimin yetim çekişmelerinde Çelme taktım çocukluğuma artık büyüdüm Yetimliğimin belli belirsiz izleri
Ve bitti....
.....
Yitik sevdanın yetim kalışı karaya dokunan toprak tanesiyim....
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Y E T İ M şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Y E T İ M şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Çıplak halisane düşüncelerimin Dolu dizgin gölgelerini Karaladım beyaza çalan bakışlarındaki maviyi Bozdum bozbulanık renklerini Ve fotoğraflardaki seni Ateşe verdim bu şehri
Yüreğinize sağlık çok anlamlıbir şiir içeriği de çok güzeldi,şiiriniz beğeniyle okudum ,anlatım güzel şiire yürek yüklenmişsiniz ve yüreğinizden gelen sıcaklık vardı şiirde ,kaleminiz durmasın ,yüreğinizdeki sevgi bitmesin . Saygılarımla.. Mehmet Çobanoğlu
O kadar talihsizdi ki… Daha doğmadan, babasını kaybetmiş, yetim kalmıştı. Bir bahar günü ağlayarak dünyaya gözlerini açtı. Ağlayışında sanki babasızlığın verdiği bir hüzün yatıyordu. Annesi oğlunun doğduğuna sevinememişti bile. Çünkü onunla tek başına ne yapacağını bilemiyordu. Ancak bir şey biliyordu ki, bu yetim çocuğun kendisinin yaşama kaynağı olduğuydu. Bir ay önce kocasını kaybettiğinde yapayalnız kalmıştı. Ama şimdi yüreğindeki acıyı bir nebze olsun dindiren oğlu, Metin gelmişti dünyaya. Evet, oğluna Metin adını vermişti. Şu zalim ve acımasız dünyada, her türlü zorluğa, her türlü acıya katlanabilsin,dayanabilsin diye. Çünkü hayatın getirecekleri bilinmiyordu, beklenmedik zamanlarda beklenmedik şeyler insanın başına gelebiliyordu. Günler ayları, aylar yılları kovalıyordu. Metin için hayat gitgide zorlaşıyordu. Annesinin evlere gidip temizlik yaparak kazandığı para, geçimleri için yeterli olmuyordu. Annesi söylemese de Metin artık çalışması gerektiğinin farkındaydı. O küçük yüreğiyle bunu anlayabiliyordu. Çünkü artık okula başlamış ve okul masraflarını kendisi karşılamak istiyordu. Bir süre iş aradı ama ne iş yapabileceğini bilemiyordu. Bir gün, okuldan eve giderken kendisi kadar küçük ve tatlı bir simitçi çocukla karşılaştı. O anda aklına bir fikir gelmişti. Simitçi çocuğun yanına gi- derek sohbet etmeye başladı. Simitçi çocuğa bu işte iyi para kazanıp kazanmadığını sordu. Simitçi çocuk da: “Okul masraflarımı karşılayacak kadar kazanıyorum.’’ dedi. Bu söz Metin’i umutlandırmıştı. Artık simit satarak okul masraflarını karşılayacak, annesinin yükünü hafifle-tecekti. Bu düşünce onu çok mutlu etmişti. Bu sohbet sırasında iki küçük yürek birbirlerine ısınmış, iyi birer dost olma yolunda ilk adımı atmışlardı. Metin Ali’den bu işte kendisine yardım etmesini istedi. Ali Metin’i de yanına alarak, anlaştığı fırının yolunu tuttu. Fırıncıya Metin’in de simit alarak satmak istediğini söyledi. Fırıncı da Metin’e belirli sayıda simit vererek akşama kadar payını getirmesini söyledi. İlk günlerde Metin zorluk çekiyordu ama za-manla işi kavradı. Hep birlikte oldukları için iyi vakit geçiriyorlar aralarındaki samimiyet de oldukça artıyordu. Sanki birer kardeş gibi olmuşlardı. Birbirlerinin her türlü sorunlarına yardım ediyorlardı. Yıllar su gibi akıp geçmişti. Metin ile Ali liseyi başarıyla bitirdiler ve üniversite sınavında aynı yerleri kazanarak beraberliklerini sürdürdüler. Metin doktor, Ali ise avukat olacaktı. Metin’in doktor olmak istemesindeki en büyük etken, babasını fakirlik yüzünden ameliyat olamadığı için kaybetmesiydi. Parası olmayanlara yardım etmek, can kurtarmak istiyordu. Üniversite yıllarında da bu iki dost için fakirlik hüküm sürüyordu. Üni-versiteyi okuyabilmeleri için yine çalışmaları gerekiyordu. Zaten çalışmaya alışmışlardı. Yü-reklerindeki başarı azmi onları destekliyor, önlerine çıkan engelleri bertaraf ediyordu. Bu arada iki dostun aileleri de onlarla gurur duyuyorlardı. Her ne kadar küçük yaşlarda hayatın zorluklarıyla karşılaşmış olsalar da bunlarla başa çıkmayı öğrenmişlerdi. Artık hiçbir şey eski- si kadar zor değildi. Ve büyük gün gelmişti. Bayramlarda içi içine sığmayan çocuklar gibi mutluluktan uçu-yorlar apayrı bir heyecan yaşıyorlardı. Fakat bundan sonra sorumlulukları daha da artacaktı, bunun da farkındaydılar. Çünkü sadece kendilerine ve ailelerine karşı değil, görevleri icabı tüm insanlara karşı sorumlu olacaklardı. Ki bu iki dostun görevlerini en iyi bir şekilde yerine getireceklerinden şüphe edilemezdi. Çünkü onlar sorumluluklarını bilen ve geldikleri yeri unutmayacak, kişilik sahibi insanlardı.
Bu bir azmin getirdiği başarının öyküsüydü. İnsanoğlu sorumluluklarını bildiği sürece ve istediği taktirde her türlü engeli aşarak başarıya ulaşabilecektir. Yani, AZİM = BAŞARI
**** ÇELME TAKTIM ÇOCUKLUGUMA O DÜŞERKEN BEN BÜYÜDÜM!...
ÇOK GÜZELDİ...KALEMİNİZE YÜREĞİNİZE SAGLIK.SELAM VE DUA İLE
Yitik sevdanın yetim kalışı karaya dokunan toprak tanesiyim....
Sevgili Nalan Uzun bir aradan sonra seni okumak güzeldi. Şiirler gitikçe derinliğini artırıyor. Hüzün getiren bu şiir oldukça başarılı tebriklerimi ve çiçeklerimi bıraktım dost sayfana. Selamlar.
Yitik sevdanın yetim kalışı karaya dokunan toprak tanesiyim....
* * *
Sevdalar da yetim kalırmış demek ki sevdalı hayırsız olunca, iç çekişlerinde sevda alev almış yürekte... Gönlüne sağlık canım arkadaşım, çok duygusaldı şiirin ve de harika, yürekten kutlarım.. Sağlıkla, sevgiyle, huzur içinde kal ömrünce... Yetim kalmasın sevdaların, gönlünce sev, olabildiğince saadet içinde...
ben doğduğumdan beri gülmeye hasretim demiş şair... toprak olmak türab olmak ne mutlu 110 elementi hayatı bağrına sığdırabilmek yaşamın ta kendisi satırlarından da bilirim ki nurcanı toprak gibi besler sevgiyle dostluğu kardeşliği yüreğine sağlık sevgi selam ve dua ile...
Yitik sevdanın yetim kalışı karaya dokunan toprak tanesiyim. ELİNİZE YÜREĞİNİZE VEDE KALEMİNİZE SAĞLIK OLSUN SEVGİ VE SAYGILARIMLA SELAM VE DUA İLE KALIN.....
Resimlerdeki sevgiliyi ateşe vere bilirsiniz ya beyninizdeki resimleri nasıl yok edeceksiniz can arkadaşım? keşke o kadar kolay olsa çizik çektik, bitirdik desekte o kadar kolay olmuyor duygu yüklü ve hüzün doluydu dizeleriniz kalmeiniz hiç susmasın hüzün ve kederler gül yüreğinizden uzak olsun kutlarım...
Dolu dizgin gölgelerini
Karaladım beyaza çalan bakışlarındaki maviyi
Bozdum bozbulanık renklerini
Ve fotoğraflardaki seni
Ateşe verdim bu şehri
Yüreğinize sağlık çok anlamlıbir şiir içeriği de çok güzeldi,şiiriniz beğeniyle okudum ,anlatım güzel şiire yürek yüklenmişsiniz ve yüreğinizden gelen sıcaklık vardı şiirde ,kaleminiz durmasın ,yüreğinizdeki sevgi bitmesin .
Saygılarımla..
Mehmet Çobanoğlu