Bilgece Bir Uyanış Öyküsü
…………….......................... “GECE MAHPUSU” adlı şiiriyle,
……………......................................………bu şiirin ilham perisi olan, ………….................................................Şair Arkadaşım Sevgi SÖNMEZ’e. ...................................................................................Teşekkürlerimle… Gecenin ürküten karanlığı içimi titretirken ………………attım kendimi sokaklara. Şehrin lambaları kırılmış, İsli, paslı küf kokan karanlığında, puslu ışıklarının bile olmadığı ………… arka sokaklarına düştü yolum. Zifiri karanlığının koynunda yaşattığı utançları saklayamayan şehrin, ……………………………..duvar diplerindeki kusmuklarını gördüm. İnsanlığın yıllık izinde olduğu, Duygunun… Kocaman kocaman konteynırların çöpleri arasında ………………………………………………yerlere düştüğü, ……………………………………………………düşüp kaybolduğu, …………………………………………………………kör bir noktaydı orası... Utanç abideleri kol geziyordu.. Açlık, yokluk, yoksulluk kol geziyordu. Aç bir kedi yavrusu miyavladı acıyla. Miyavlamadı inledi adeta… Soğuktan tirtir titreyen bir köpek, ………………………..kuyruk sallayarak, …………………….. …….ürkek adımlarla yanaştı.. Yiyecek bir lokma kırıntı arıyordu canlı bedenler.. Utanç sarmıştı tüm duvarların ötesini, berisini... ……………..sağını, solunu, arkasını, önünü… Çocukların açlık kokan gurultuları duyuldu ……………………beyaz badanaları kirle kaplanmış, ……………………….derme çatma evlerin karanlık gölgelerinden. Duvarlara yansımış, gölgelerin hareketleri görülüyordu.. Utanç akıyordu gölgelerden.. Yıllık izin sonrasında, ayağa kalkamayıp, ………..rapor kullanmaya kalkmıştı sanki “İnsanlık”. Kendi ıslık seslerim duyuluyordu kulaklarımı sağır edercesine.. Islık seslerimi daha da yükselterek, ………………kendi canımı yakan iç seslerimin, ……………………….feryatlarını duymamaya çalışıyordum. İç seslerimin feryatları beynimde zonkluyordu; Kulağımın zarını çoktan delip, ……beyin zarımı patlatmaya doğru yol alıyordu.. Utanç sesleri duyuluyordu içimde… İnsanlığımdan utanç duyuyordum.. Bir başka titremeye başladı içim … Üşümek ne kelime, ………….sanki donuyordu, ……………..damarlarımda akan kanım.. Sanki bir buz dağına çarpmıştı okyanusta hızla yol alan gemim. O hiç batmaz sandığım, …………….hiç bişey olmaz dediğim ………………………………...görkemli gemim ………………………………….…çoktan su almaya başlamıştı Darbe çok büyüktü, ………………kocaman bir delik delmişti Ve kendi ağırlığını taşıyamaz hale gelmişti.. İçimde gittikçe çoğalan, çoğaldıkça hırçınlaşan …………utanç dalgaları yalıyordu kendi kıyılarımı, Coşkun nehirler akıyordu kendi derinliklerime doğru.. Aktıkça damla damla çoğaltıyordu tüm sıvılarımı. İnsanlık, izin sonrası aldığı raporunu ……………. heyet raporuyla uzatmıştı.. İnsanlık nerdeydi kimbilir? Korkuyordum… Ürküyordum.. Titriyordum… Eriyordum.. İç çekiyordum Hıçkırıyordum Gözlerimde damla damla yaş oldum Akıyordum Akıyordum Tükeniyordum Yok oluyordum… Ölüyordum… Bir ses… Ses..ses.. ses.. Bir ses beni çağırıyordu ………büyülüydü ses Umut doluydu… İnsancıldı o ses Rengi maviydi sesin Kurtarıcı bir kahraman gibi inliyordu Kurtuluşa giden bir yol gibi Önümde uzanıyordu “Bana gel” diyordu “Kalk ayağa artık” diyordu “Sen insansın, İnsanlıksın sen” …………..diyordu “İnsan ölür, ama insanlık ölmez” …………… diyordu İnsanlık ölmezdi, Ölmezdi insanlık. Sımsıkı kapalı gözlerimi açmakta zorlanıyordum Sanki o ses göz kapaklarıma sesleniyordu “kalk” diyordu “şimdi” …………diyordu Duydum yüreğimin derindeki sözlerini Usulca açtım kapanmış gözlerimi. İnsanlığımdan utandım, İnsanlığıma uyandım. U-yan-dım U Y A N D I M Metin Başol Ankara-04/10/2008 Metin Başol |