İşte Bu BenimŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Herkesin bir hikayesi vardır ama herkesin bir şiiri yoktur...
Bir de benim kendi şiirim olsun istedim.. Bu şiirin tüm hikayesi bundan ibarettir.. Uzun ince bir yolun tam ortasındayım ben Hiç yokluktan gelirim, hiç yokluğa giderim İçi kan ağlarken bile, her daim güldüren Doktor bey bahsettiğiniz, o palyaço benim Zemheri ayında bir gece doğurulmuşum Çok güzeller görüp de, kimine vurulmuşum Yaşım kırka geliyor, yorulup, durulmuşum Soğuk iklimlerin sımsıcak insanı benim Doğayı, insanları, kitapları severim Kötülüğü yererken iyiliği överim Emeğe saygı duyar, hırsızlığa söverim “İnadına İnsan” yaşam felsefemdir benim Gerçekte bir memurus, sahnede oyuncuyum Dergide editörüm, hayatta bir yolcuyum İki çocuk babası, ve bir kova burcuyum Koltuğumdaki karpuzları düşüren benim Bir altmış dokuz boya, yetmiş beş kilom fazla “Velesbit’li hayat, ne rahat”, işim yok gazla Şiir okurum, şarkı söylerim çalmayan sazla Çerçeveli camlarla muzipçe bakan benim Şiir oldum, söz oldum, bak geldim yine aşka Çok memleketler gördüm de, İstanbul bir başka Yozgat, Amasya, İstanbul, başkentteyim işte Eyfel’den, öpüşemeden inen, o saf benim Bunca yıldır okurum, lisans, master, doktora Bilim,ekin, sanat, öğrendim okuya, sora Çalıştım, çabaladım, cebimde yok hiç para Yenilerek yenmeyi öğrenemeyen benim Kah ordayım kah burada, milimetrik yaşarım Doludur hep bardağım, boş görene şaşarım Yıkılmam engellerle birer birer aşarım Gecicidir yenilgim, zafere koşan benim Yarin yanağından gayri paylaştık herşeyi Ağlarız ve güleriz, kaybetmeyiz neşeyi Garibana ağlarız, dönen dönsün köşeyi Paylaştıkça çoğalan, candan veren benim Gün gelir gideriz elbet, bu dünyadan biz de Unutulur adımız, kalır yazdığımız sizde Baki kalan hoş bir seda imiş, kubbemizde Bunu böyle bilip de, böyle yaşayan benim Varsın bir tas su verenim olmasın, nideyim Yanımda olsun da “suyum yok” diyenim Susuz çöllerde kalayım, seraba gideyim Kerem, Mecnun, Tahir, Ferhat, tüm aşıklar benim Vardım yaban ellere, sofralara kuruldum Söyleştim, dertleştim, meclislerde soruldum Dost buldum, en güzel yataklara serildim Adım adım dolaştım, Anadolu hep benim Ne insanlar gördüm ki, ağlayan dertli dertli Kimi kuru ekmeğe muhtaç kimi servetli Düşmanca olanı var, çoğu iyi niyetli Düşman taşı değil, dost gülünden yaram benim Gün olur sessiz, derinden, gün olur çağlarım Başka yüreklerdeki acılara ağlarım Güllük gülüstanlık olmadı benim dağlarım Dağların zirvesine susamış, dağcı benim Acı tatlı olsa da, yaşamdan vaz geçilmiyor Aşk insanı bulduğunda, başka yar seçilmiyor Kalp kilitli bir kutu, her zaman açılmıyor Çantası omzunda, şehir romantiği benim Yağmurlu bir günde ıslanabilmek ne güzel Seni gökte ararken burada bulmak ne güzel Ruh eşim gel nerdesin, bu kalpte yerin özel Doroty’im ol, sırdaşım ol, aşkım ol, gel benim Hayat çok daha güzeldir sevip sevilince Aşksız geçen bir ömür yaşam değil ki bence Tanısam da ben aşkı kitaplardan çok önce Şimdi yalnızca kitaplardan okuyan benim Farklı dünyalar var, bilirim her birinizde Hep birlikte ağlaşır, birlikte güleriz de.. Dostluklar çoğalır, sevgiyle yüreğinizde Bu arzu, bu beklenti, bu sıcacık davet benim Böyle söz eyledik, kendimizden dize dize Tanıdık, tanış olduk, böylece hepinize Aman dikkat edelim gelmeyelim göze Susup susup şakıyan, romantik şair benim Sanal alemler sanki, işlek sokaklar gibi Oynanır oyunlar, günahlar, yasaklar gibi Maskeler var yüzlerde gerçeği saklar gibi Nam-ı diğer bu Centilmen, Metin Başol benim 19-21/03/2007-Ankara 16/04/2007(düzenleme ve düzeltme tarihi) Metin Başol |
özellikle resim çok hoşuma gitti
şiire mükemmel uymuş
kendimizi anlatmanın bir yolu da buymuş dedirtti:)
tebrikler şair