NOTALARINI KAYBETMİŞ BİR ŞARKIDIR YALNIZLIK!
(Kaybedilen bir aşkın ardından dökülen gözyaşlarına...)
Esaretin nemli duvarlarında; vurdukça kalabalığın kıyısına yosun tuttu yalnızlığım... sen yine gel, uzun boylu kederlerin çoğalan ve dinmez ağrılarıyla!.. sen yine gel, hep geç kalınmış, uzak aşkların sisli buğusuyla; samimi bir merhabanın özgürlüğünde; bir sabah simidinin sıcaklığında çabuk gel, yolların kıyısına çarpa çarpa yosun tuttu özlemlerim... ... Sultan ahmet camii’ne bırakılmış masum bir bebekti umutların kuytuluklarda bıçaklandı zırhsız aşkların oysa erken törpülenmiş gençliğini adadın; düşü dar, yüreği ensiz insanlara /sen yine de bir Bayrak gibi uzattın yorgun ellerini aşkın karanlık boşluğuna sonra kırgın sesini kaçak bir türkü’nün mülteci efkarına.../ (artık sarı saçlarını ’eski masallarda’ tara şimdiki zamana ait hayaller kur ’avun aşk müsveddeleriyle aşktan ikmale kal ve hiç kopya çekmediğin halde, hayat okulunda hep sınıfta kal!’) hayat gasp etse de yetim sevinçlerini; sen yine sev... bu intihar gecelerde paramparça yüreğin o dağınık, o yaralı, o hüzünlü yüzünle bu sancılı; kimsesiz gecelerde sen yine sev... yarayı yüklen ve savur kendini kırık dökük aşklara sen yine sev... içini kanat hep acıt kendini hızla iyleşmiyor aşk yaraları!.. yalnızlığının elinden tut sonra gözlerini içine çevir ve boşluğa el salla düşlerine koş, intihar sürgünlerine seviş içindeki katille! hayallerinin kanatlarını kır dokunaklı bir roman’n sonu gibi hayatın sen yine yabancı yine anlaşılmaz yine ele geçmezliğin rolünü oyna ve zehirle masumiyetini bu kez başkaları değil kendin kanat kalbini ve hep korktuğuna benze!.. (Birdal ERDOĞMUŞ/2002/MUĞLA) |