GÜLÜŞÜN DESTAN OLUR
Kuytu bir köşede inlemekte sevdam
Yüzü çamura gömülüp ölmüş kardeşlerim gibi Acının kutsallaştırılacak bir yanı yok Hangi tanrıya sorsam bana ağlamayı çoktan unutmuş Benim olan ise ne bir çukur ne de bir sadakaymış kirli avuçlara bırakılan Şimdi binbir nasihatla aylak ve hiçliğe put diyen bir ağızla konuş biraz ey akıl Sana bağışlanmış sevdadan yedi saat ilerisin Sınanmakla köhneleştirilmiş sabrından ise kilometrelerce uzak Bırak biraz dağınık kalsın masandaki kırık bardaklar Suskunlukla bilediğin bıcak Bırak talihsiz bir tarihin önünde soyunsun artık soysuz kimsesizliğimiz İçimdeki tüm hayaletlere söyledim buralara gelmeyelim diye Burası ürkek sevdaların sıcak asfaltı Burası sadece karga pisliğinde kalmış köhne bir tapınak avlusu Çakılların haberi yok serpildiği mezarlardan Öyle yasak bir iklimin yedi saat gerisinde olan sen Ve budalaca düş kurmanın şeytan üçgeninde eti kanatılan ben Yamalı bir sevdaya sorulabilecek en arsız bilmecelerinizi bekliyorum Önümde rengini bilemediğim bir duvar Ve sımsıcak bir gülümseyişin kucağında vurulduğum günlerin altın kesimindeyim Kaç gündür kazazededir belleğim Kaç zamandır hayır-şer bilmez matemim Şimdi beni parçala ey sevdalım , yabanıl bir hayvanın telaşıyla Göğsümdeki elmas tozlarını süpür Bu asrın kirli sokaklarından aşırdığın süpürgeyle Hiçbir zaman uğramayacak umut , zorbalıkla dağıtılmış yer sofralarına Ve adam gibi adam babalar sarılmayacak bize ürkek uykularımızda Sen şimdi git Yedi saat uzağımdaki kemirgen bir geçmişe Benim sağım solum bir dört yön çaresizliğiyle kanasın dursun Böyle durmalıymış meğer incecik parmaklarımda dudağının izi Böyle kırılgan ve hüzün şarkılarına hatip Eski bir sandıkta rengi solan bir fotoğrafa bakıp yolculuk edemeyeceğiz seninle Sıfatları atlas eskisi bir söylenceyle yok oldu en kutsal üçlemem Çekik gözlerinde yitirdiğim aksak bir şehir Ufacık kulaklarına mırıldandığım adın Ve soğutulmuş yüreğimi ısıtan gülüşün Böyle yaşandı gürültülerin ortasında sevdamız Gece ve gündüzün sonsuz kardeşliği gibi Çöl gibi bir yeri yaşanır kılan vahaydın sen Akrep ve yelkovanın biraz daha kal dediği masal kadını Kuytu bir köşede inlemekte umut Köhne sokaklarda hırpalanmış gençliğim gibi Issızlıkta bir meşe dalının çıtırtısıyla ürperecek kadar tedirgin birileri yok Hangi kitapta bir sevincin tarihini okusam Delirmiş bir ırmağın çağıltısında senin hatıran Eskimiş bu çoğrafyanın izbe mağaralarında bile GÜLÜŞÜN DESTAN OLUR SARP ÖZDEMİR |
Buraya çok fazla bu şiir.... Çok çok fazla....