Diazem nöbetleriŞiirin hikayesini görmek için tıklayın biliyorum sen yine
parmak uçlarında üşüyorsun. aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat, ayaklarınla kasıklarımın kasırgasını, ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun. sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta ve çırılçıplak bir ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda. apansız pencerende gülümsüyor güneş, ne güzel! bütün parmakların tıkır tıkır işliyor. iştahla biliyorsun, yaşamaktır aşk geceyle gündüzün sessiz geçişimidir bir uyku boyunda delice bir yangın parmaklarının buzulunda ah şahrud, her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli!
--kadastrosu eksik memleketim güz iklimine boyun eğdiği için
yaşadığım topraklar hep kırık kalpler mezarlığı oldu- --ben ise az yürüdüğüm topraklarım da ölü’ye basmak istemem ki soğuk bir kış günüydü ben bir pamuğun şekerinde hayallerimi tazelerken çıka geldi atını öldüren prens nerden bilirdim ki eros’un okunu firlatınca kalbimin üstüne oturan onca bahtsız olduğunu ki o zaman ne bir yedi uyuyanlar vardı ne de bir kaç kelime romantizm suya bakarak dinlerdim kendimi ekho’nun kemiklerini sayarak uyurdum ucube kadın tripleri atan paslı gözler tenimi sıyırıp etimi çürütürlerdi nergisleri öldürüp göle atan karabasan düşleri nefesimi boğazımda öldürdüler dünyevi ihtirasla sevişen kenti yaşatmak zorunda olan sokak ve caddeler gece iniltileriyle uykuma tecavüz ettiler alzena düşkünü adamlar vardı pazar meydanında ukala ve açtılar dişlerinden akan salyaları yüzlerine bulaşmış nekrofili kokan tenleri kavruk ayaz yanığı topal ulak gibi oldukları yerlere işediler odada ben perde ve çarsaf vardı duvarsız nemli ve günah kokulu yalnızlığım korkarak içine ağlardı yalın ayak koştum hayatın kıyısına ayna kırıkları toplamak için aşkı sonradan gören aşifte zenneler birikmiş dünyanın dibine kırk tas su serptim üzerime ve uykudan uyandım ferfecir... gözümün önünde hangi leyla’dan koptuğu meçhul mecnun dizlerimin önünde diz çöken sözleriyle mahçup yanımı kanattı anbean ölürcesine sevmek günü doğmuş dünyanın ortasına annesiz babasız yürümeyi öğrenmiş dizleri ve elleri kanayarak ölüme sözlü ve yazılı nikahlı yüreğim yüreğine verda kokuşlu esmer gülüşlü adam masalımı sevişken ellerine bıraktım bittiğim yerden başlayarak oku beni... |
dizeler geçmişin oyuk,geleceğin belkilerindeki soyuk duygularla bezenmiş...
emeğe;
svgler
syglar
slmlar