KARINCA, BEN, YAPRAK VE BULUT
suskunuz arkadaş; başlarımız önde
yarın kavgasına düşmüş karıncalara, tepeden bakıyoruz... bir damla gözyaşımızda boğulma tehlikesine düşmeseler umurlarında bile olmayacak ağladığımız.. onların kaygısı yazdan kışa aş tır, aslında ne kadar mutlu görünüyorlar ne boyunlarında bağ, ne ayaklarında ayakkabı nede akşam eksik aldıkları yövmiyenin kavgası, ne ertesi gün işsiz kalırmıyım korkusu nede karnı doyduğunda aklına gelen yaşlı kart sevgilisinin zapt edilmez doyumsuzluğu ve dahi evinde onu bekleyen kendi misali yalınayak çocukları ve her zamanki haliyle fakirlikten bezmiş somurtkan karısı.. hava karardı az sonra kalmıyacak hic biri hepsi huzurlu ve mutlu tatlı yorgunluklarıyla başbaşa kalacaklar yuvalarında suskunuz arkadaş, başlarımız önde dalından düşmüş kuru yaprakta gözümüz oda bizden yukarıdaydı az önce bizim kadar fakirdi belki belkide bizi kıskandı bilip bilmeden suskundu oda belki başı hep öne eğikti belkide şükürsüzdü oda bizim gibi birgün ne olduğunu bile anlıyamadan kupkuru kalıp düşüverdi.. yağmurmu yağıyor.. ? kime ait bu göz yaşları kara bir bulut en tepemizde yoksa sende yaprağımı kıskandın bulut bütün ömrünce bir dal ucunda tutuklu kalmış ve bir ibret öyküsü icinde toprağa kavuşmuş bir yaprak parcasınımı oysa sen en tepedesin, hepimizden yücesin neden bu yorgunluğun, üzüntün bırak allahını seversen...cek git başımızdan göz yaşlarınla yıkayacak başka bir fakir başka bir toprağına kavuşmuş yaprak, yada boğulmamak icin kacışan karıncalar bul ve bizi yanlız bırak...yanlız bırak.... |