Adem'den mirastır aşk
ADEM’DEN MİRASTIR AŞK/1
Cennet elmasından bir lokma alıp Uçsuz bucaksız bir hayâle dalıp Gözler açılınca, bitince rüya Sonsuzluk yolunda kalınca yaya Dünya denen handa ceza çekerek Gözlere ebedi, tohum ekerek Ademin kalbinden vurulması,aşk Havva’nın Adem’e sarılması, aşk Adem’in dünyaya mirasıdır aşk Dünyanın evrene kirasıdır aşk Küçücük yaşlarda kalıp kuyuda Tüm dünya habersiz derin uykuda Çünkü kardeşleri kıskanır onu Mısır’a sultanlık masalın sonu Herkes nur yüzüne hayranca bakar Züleyha’nın aşkı, kalpleri yakar Sabır sabır deyip yıllarca bekler Yusuf’un gözünü gönlüne ekler Gün gelir Züleyha kavuşur aşka Yusuf için artık dünya bir başka Böyle senelerce beklemektir aşk Gönlüne dertleri eklemektir aşk Züleyha’nın gözüne yaş olmaktır aşk Yusuf’un bağrına taş olmaktır aşk Mübarek anadan dünyaya gelip Kederi, elemi yaşayıp bilp Bu kutlu yollarda engel bilmeden Aşkını dağıtmak henüz ölmeden Gerilmeyi, göze alır çarmıha Sevmek tek amaçtır değmez günaha İsa’nın göklere çıkmasıdır aşk Gönlünü sevdaya yakmasıdır aşk Bütün millet dedi ona avare Derdi aşktır onun istemez çare Bir gece yarısı yıldız kayerken Yaşanan acıyı takvim sayarken Dağlara düşerek aradı suyu Şirin yüreğinde derin bir kuyu Yaşanan her anda aşka ağlayan Yorgun kalbini kırk yerden dağlayan Ferhat’ın, dağları delmesidir aşk Şirinin hasretten ölmesdir aşk Dünyada kavuşmak nasip olmamış Diktikleri ağaç asla solmamış Acılar, hüzünler onun peşinde İnsanlar habersiz kendi işinde Leyla taşlanarak yumunca gözü Mecnun’un kalmadı dünyaya sözü Kayıp bir şehirde çölde bir mezar Mecnun’un sevdası bu taşta yazar Kayıp çöl Mecnun’un mekanı olur Yaşlanır burada huzuru bulur Mecnun gibi çölde yaşlanmaktır aşk Leyla’yla aşk için taşlanmaktır aşk Yaşı küçük ama yüreği büyük Sevdası İstanbul omzunda bu yük Hadis der; alacak Türk bu ocağı Fatih el kaldırıp, aldı sancağı Ya bismillâl dedi başladı savaş Yiğitler istemez ne su ne de aş İstanbul’u alıp, huzuru buldu Tüm Türk aleminin gözleri doldu Fatih’İn sevdası İstanbul oldu Tarih kitapları Fatih’i buldu Türkler İstanbul’un yalnız talibi Aşk dediğin Fatih sevdası gibi; Gözünü kırpmadan ölebilmektir Ölürken dahi hep gülebilmektir Çünkü her aşk birgün ölümle biter Ayrılık kuşları gün gelir öter Büyük yangınları söndürmektir aşk Nehirleri tersine döndürmektir aşk Solmuş br çiceği sulamaktır aşk Gözlerini kana bulamaktır aşk Koşarak sonunda yorulmaktır aşk Azrail’e birgün sorulmaktır aşk Gözünü bir göze ulamaktır aşk Günahı boynuna dolamaktır aşk Göklerden damlayan yağmurun adı En çok istediğin yemeğin tadı Yalnız kaldığında geçmeyen zaman Yare kavuştuğun akıp giden an Mekan gözetmeden yaşamaktır aşk Sevdanın yükünü taşımaktır aşk Bir kuş gibi gökte süzülmektir aşk Ayrı kaldığın an üzülmektir aşk Başladığın an deliliktir aşk Yanınca alevde veliliktir aşk Gözlerin anlamlı bakışıdır aşk Gözlerin yüreği yakışıdır aşk Yaşayan aşıklar ayrı kalamaz Bazı aşklar vardır anlatılamaz Çünkü; Ölümsüz aşkların, tarifi çoktur Yaşadığın aşktan başka aşk yoktur Erol KONUR |
Ölümsüz aşkların, tarifi çoktur
Yaşadığın aşktan başka aşk yoktur
HEMFİKİRİM