LimanBırakılmıştı yâr-canan silsilesi bu limanda Ağlıyorlardı analar-bacılar elamanda Toprak suyu özlemezdi artık boşalttığı gözyaşıyla İlerlediler çocuklar bilemedikleri yaşıyla Gözler kapandı üzüntü şerefesinde Zifiri geceler elbisesizlik arifesinde Cepheden cepheye koşanlar bu milletin ecdadı Çocuklar öksüz-yetim kaldı, bulunamadı bir dadı Hepsinde ortak bir arzu vardı ki kurtulmak Çevresi örülmemiş duvarlarda bahçe bulmak Atılmıştı ayaklar altına değer bekleyen şifa tâcı Ezilenler arasında en çok vardı ihtiyar acı Çaresizliğin yamacında taptaze bir secde Serap bakışlarda dönüp duranlar inmişti vecde Süzülmüyordu can yurdu,damarlarda yaprak Kan misafir olamadı şehadete,serdi toprak Pusulada kaybolan güneş erken batıyordu Sabahın nazlı mehtabı peşkeş satıyordu Terazi kambur yükünde,şaşmış bir denge Kasvet enkazında zor ulaşılırdı parlak renge İnanç ne fazilet şırıngasıydı ki muazzam kriter Kucağa kucak dayanırsa ağlamalar biter Böyle inanmıştı halkım,haklıydı ama içi derbeder İçten sarsılmamıştı,biliyordu bu karabulut elbet gider Zafer musluklarına uzatılan her bir avuç Yeryüzü imzasıydı,tarihten gelen eşsiz burç Yaşadığımız liman,yaşattıklarıyla şahit Vazgeçemeyiz bu ruhtan,en güçlü ahit. Gürsel ÇOPUR |