Öğrenebildiğim tek şey…
Mutluluk ,
vazgeçmeyi bilmek bazen; yaşamak dediğin unutabilmek bir şeyleri. Unutacaksın mesela Çizgi film izlerken Sarı sabahları. Yemesine yiyeceksin Yumurta, beyaz peynir, zeytin Hem de defalarca Ama çare yok unutacaksın Anne elinin tadını… Unutacaksın o küçük adımlı akşamları Elin her zaman babanın eline sığmayacak. Vazgeçeceksin o yokuş aşağı heyecandan Yüzünü her kaldırdığında gördüğün o adamdan. Yoksa günden güne artarken Adımlarının mesafesi, Hece hece kazırsın beynine; Kimseden korkamayacağım Kimseden korkmayacağım diye Kimseden de korkmazsın. Ama gün gelir Yokuş aşağı bir zamanda Örümcek bir his iner, Zehirlenirsin; Yeniden baba olur her şey Yeniden korkmak istersin… Mutluluk vazgeçmeyi bilmek anlamdan. Sarı dememek mesela sabahlara, Gecenin karanlığına aşkı yüklememek Merak, istemek ve bilmek Acısından ağlayan hazzı muhteşem bir diyet Hepsi hepsi koca bir kütle Ve tam bir turdan ibaret… Süslenmeye muhtaç sevgiler; Gizlenmiş kırmızı bir esaret, Yiye yiye şişmiş zaaflar; Utangaç siyah bir mülkiyet, Korka korka bezmiş Kötürüm bir isyan cesaret… Mutluluk, vazgeçmeyi bilmek yaşamdan Senin ipe çekmene gerek yok Zaten ölmüş geçmiş, Vazgeç şimdiki yastan, Ayıkla geleceği meraktan Bir gelin gibi salınsın doğan güneş, Gecenin hazzı. İnat etme anla artık Zavallı bir yanılgı geçen günlerin sayısı. İlk an son an; Farkı da aynı Toplamı da aynı… Gözlerinin açılmasını isteyen varsa Bu dünya da senden gayrı; Kalkacaksın her yeni güne. İster düşsüz olsun gecesi İster kırmızı İster kana dursun sabahı İsterse de sarı…. |