Havf Gerek Kefede
Yukarı çekilsin “La”
ve dolsun her zerreye yokluk…
…ve bozuldu çoktan kalubelada verilen söz Geçti azat vakti… Daha doğmadan güneş batıdan yüzüne kapattın açılan kapıyı ve bilmeden kıymetini aydınlığın sarıldın karanlığa. çaban, vaktinden önce koparmaktı kıyameti kopmadı kıyamet. lakin isabet ettiğinde attığın taş kadere nâr düştü adına…
Suç ortakların ve şahitlerin azazilin emzirdiği isyankâr çocuklar hiç masum değiller ve dolaşmaktalar insan suretinde izbelerde. Ey karanlığın adamları! sevinin bir bir eksildi kalbi aşarak Bir’e varanlar… gecenin kapkara siluetinden daha kara kirler dökmektesiniz. ne zamana kadar saklanacak yüreklerinizde adavet, dilleriniz yalanlarla gerçeğe perde bilmem hangi ceza denk düşer suçlarınıza, ve hangi kefaret aklar sizi bakın! hiç farklı değil toprağınız avucumda tuttuğumdan… her kefede derinleşirken Veyl Geçti kana kana içme vakti tövbe sularından.. şimdi sancısı nedametin yeter mi sanırsın kurtarmaya… mührü çoktan basıldı ölümün uzat uzatabilirsen hadi son nefesi. nasılsa bir nefes sonra güler Arasat… Ve âdemoğlu |
yazık ki hepsini bulup çıkartabilmek de ayrıca zaman istiyor
iyi ki bu gece çok kaldım
nefis bir sayfaya, şiire düştü gözlerim
yorum yapmaya fazlaca ar ederek, kutlarım kalemi / saygımla.