GEÇ GELEN BAHARNal kesiyor kısraklar, kovalarken düşümü ; Bir mıh gibi yaralar, hayatın izdüşümü... Güneşi eteğiyle çağırıp düğünüme , Işıkmış, karanlıkmış, aldırmıyorum güne. Gamla karılıyorum, aziz gözyaşı gibi , Okşuyorum hayatı, bir çocuk başı gibi... Öperken gözlerinden açılmış laleleri , Karanlıklara kurmam efkardan kaleleri. Geçmişin tortusunu gezdirsem de içimde ; Savururum rüzgara, her gün başka biçimde... Binerim terkisine, dizginlenmiş bir atın , Yüzüne haykırırım, hatasını hayatın... Savurup saçlarımı esen deli rüzgara , Göğsümü geriyorum amansız dalgalara... Dost dediğim, gelmeli, kendini aratmadan ; Sevgiyi sunmalıyım, ölçmeden ve tartmadan... Yeşil dalın üstüne, nasıl yakışırsa gül; Gülüp eğleniyorum, verip kendime ödül... Uçuyor gönül kuşum, bakıp yüksek dallara, Gitmeye zamanım yok, çimenli yaylalara... Kendim kurtulmalıyım, yine kendi yasımdan ; Her şey ayağa kalkar göklere sevdasından... Dünyadan çok geniştir, gönül dediğim yayla , Takas yeridir dünya; değiş zoru, kolayla. Her gün özlemektense, giden gençlik çağımı , Her gece öptüm ayı, ıslatıp dudağımı... Giyinerek güneşi, bir bahar gibi ışı , Unut gitsin dağına düşen son kara kışı... Hayrettin YAZICI |