Bir gün anlayacaksın beni…
Bir gün anlayacaksın beni;
hatırlayacaksın hep gözlerine baktığımı. Barut ve kan kokuları arasında, acılarımı yaşayınca anlayacaksın… Sevdiğim şarkılar çalınınca bir yerlerde, düşüneceksin beni sevdiğin günleri… Yüzyıl da bir açan, Yüzyıl Çiçeği’ni, bekleyeceksin umutsuz ve de hüzünlü… Kurumuş yaprakların, süzülüşlerini seyredeceksin, yere düşüşlerini, savruluşlarını göreceksin umutsuzca… Yağmurlar yağacak üstlerine, çürüyecekler, oldukları yerlerde, toprak olacaklar, tutunamayacaklar, ve de yok olacaklar… İşte o zaman; seni bir köşede beklerken, yok oluşumu duyacaksın, bel ki de göreceksin, umutlarının altında ezilen adamı… Burkulacak yüreğin, san ki, sahipsiz bir kurşun delecek, sessiz ve acı verecek yüreğine, dayanamayacaksın, yıkılacaksın yere, Koca Adam’ın düştüğü yerde, Sen de çürüyeceksin… Ve de; Sahipsiz bir ölü olacaksın, kuru yapraklar örtecek yüzünü, ihanetin bedelini ödeyecek bedenin. Toprak olacaksın, ruhun da kelepçeli kalacak, Ve sen; yok olacaksın, Koca Adam’ın seni beklediği yerde. Sen de, unutulacaksın, sessizce, bir gece... Koca Adam’ın unutulduğu yerde... 31-12-2004…...... Mustafa Yılmaz |