üç kuruşluk kehanet
durmayın lütfen ;
üfürün sizli bizli tümcelerin yıllanmış kokusunu esrimiş tüm dillerin doğum günüydü mutlak harflerin gerdanını süslerken (g)izledim sizi ve dahi elleriniz ebemkuşağı misal hakkı hukuku (ş)aşmış üç kuruşluk kehanet ne yüzle sokuldu düşlerimize ve ağzımız ağzına dek ay’la doluyken kim kaynar su döktü gecemize dersiniz ? tırmandıkça düşerken merdiveninden aklın çarpardım yüzünüzün gri (b)gölgelerine ve dahi ses geçirmez teniniz ateş misal mağrur sukunluğunuz yakarken bendenizi siz aynasız gururumu talanla meşgûldünüz kanamasaydı Eylül Şubat’a Mart’a inat ıslığınız mavzere kanar mıydı dersiniz ? kuşkunun kalbini delmek zat-ı alinizin işi serin avuçlarınızda kaç okyanus tükettim ve dahi gözleriniz sandal sefası misal öğretirken (ç)alışmışla (ku) durmuşun farkını (s)aklasaydı gölgemi üç (s)boyutlu siperler ve tüm suçlarımızı ört/bas etseydi mevsim onca ikiz hicivler ölür müydü dersiniz ? durun lütfen ; ölü bir okyanustur dönüp gittiğiniz kapı ay okşamış alnınızın aydınlık borcu değil yaslayın mayın tarlası başınızı göğsüme acı çekmeden zafer kimsenin harcı değil …….! FİLİZ 2010 KOCAELİ |
....
Bu dize bile yeterdi.
Ki şiir ne kadar güzeldi.takıldım bir müddet sayfada.
Ayrılmak zor.
Ki ben her şiire bu kadar takılmam.Hatta onda biri kadar bile.
Tebrikler.
Selamlar saygılar.