Yüzleşme
Dün yüzleştim, daha dün.
Sanıldığı gibi soğuk değildi yüzü; Ama ensemde hissedince, Yine de korktum, Çok sıcaktı nefesi çünkü ölümün! Tehlike çalıyordu çan gibi, Soğuk soğuk, uzun uzun, Kornası bir canavar kamyonun. Attı bende bet beniz, Asıldı yüz. Korktu ki benim kadar, Bu sesten, Dona kaldı yörüngesinde dünya. Başladı yerine başım fır dönmeye. Durdu ilerleyen zaman, Döndü ters yüz, Geri geri işledi mazimde zaman: İlkin kırk - elli yaşlarındaydı, İri mi iri, diri mi diri, Orta yaştaki dünyaya tutkun bedenim. Koştuğu gibi başıma, Çağıranların cankurtaran, Koştu para bul peşinde durmadan… Ne yapsam etmedi kâr, Ta, fren sesine karışına kadar, Kâr etmedi haykırışlar! Dayanamazdı kan görmeye, Yine dayanamadı yüreğim, Kim dayanabilirdi ki onca kan kaybına… Canlanıvermişti hayalperest, günahkâr gençliğim; Baygındı ruhum, Ruhum gibi bedenim de baygındı, Ta gençliğinde bir kadına. Yanımdan geçti o kadın da, Geçti kadın gibi günahkâr gençliğim. Durduramadım kadının yanında, Geçti ikisi de çaresiz, Geçtiler salına salına! Beyaz kanatlı melekler sandım, Başıma toplanan hemşireleri, doktorları... Binmek üzereydim dört ayaklının dalına! Kimliğini arayan çocukluğum, Kir pas içinde yalana yalana, Top oynarken çıkıverdi karşıma. Koştu çaresiz bir oyana, bir bu yana… Yetmedi zavallının gücü, Yetmedi beni dünyada biraz daha oyalamaya. Avutmak için başlayınca yalana; Ağlayıverdi hayal perdesinde, Bu kez de korunmaya muhtaç bebekliğim! Değildim o yaşta yetim ve öksüz. Canlanıverdi özlediğim yüz, Rahmetlik annem. Korumak için bebeğini, Dönmüştü ahretten! Biri Allah katında aziz, Diğeri ölümün karşısında, Bu bebek gibi aciz, Sarılıp yattılar uzunca bir süre, Çırılçıplak ve sessiz! Korkmadım Allah’ım, Hiç bu seferki kadar! Fark ettim bu kez iş ciddi. Avucumdan, Bahşettiğin bu ömür, Saniyeler içinde kayar. Ne hesaba gelir oysa hatalarım, Ne kitaba sığar günahlarım! Yüzleşirken kendimle, Kırılıverdi elli yıldır elimde, Hiç görmediğim kirli bir şişe. Çıktı içinden koca bir öküz. Şaşırdım, bu ben miyim diye! Gurur ve kibirle şişe şişe, Geçmiş meğer bu koca ömür, Yaramamış bir işe! Sonum benzemesin masaldaki kurbağaya, İzin ver de Allah’ım! Abdest alayım, namaz kılayım; Müminlerin yanında saf tutayım, Yolunda yürüyeyim ağlaya ağlaya! İzin ver de, Biraz küçüleyim, biraz ufalayım. Bebek gibi tertemiz olayım, Mezarıma rahat rahat sığayım! Dün yüzleştim, daha dün. Sanıldığı gibi soğuk değildi yüzü; Ama ensemde hissedince; Yine de korktum, Çok sıcaktı nefesi çünkü ölümün! Necip Zeybek |
hayat denen yalanın içinde " yok olma "