Bizi Evrene Anlat..
Sıkkın ölüm dizelerinin karasında
Yağmur gülleri yağar zamanın belasına Yedi bin çocuk göçünde acı büyütür İçimde ne kadar gece ne kadar yıldız Ne kadar kayar yıldız bu baş belası gecede. Savunması bir kol hıçkırık kapısı Bir kez daha ateşe verilir Süt emen çocukların çığlığından Halepçe Beride Kawa’nın Özgürlüğe çarpar sesi Rahminde acı büyütür vatan Bir gülüş acısı giyindiğinde yüzün Kulağındadır en dağlı uğultular İçindeki yosunların uyanışından belki Adımlarındaki kırıklığın yollarda bıraktığı iz. Beyaz tuzsuz bir aklığın içinden boy vermede kardelen Çınlasa da alnımızın karasında ötekileşen acılar Bırak uzasın tırnakların kırık kanatlı kuşun pempe çığlığında. Süngü giyinmiş bebeler alnının akında ordadır halâ Ordadır Dersim’ce güllerin içinden bakar O çığlıksı sessizliği, teninde derelerin ışıltılı kıvancıyla Bükülür sesin, eğilir içinde bilmediğin bir yer Ah o yer, ölümsü kokusu geçmişe düşmenin acısına sancıyan. Artık çoğaltır kendini her kelime Özgürlük gülen gözlerinde belirir Gül gül ki gülmek en çok sana yakışır Halkımın üzerinden, temelinden kaçar yılanlar. Nar ağacı doğrulur güvercin gözlü bir alemi semada Doğduğu eve döner bütün sürgünler Dil kelepçesini çözer Bir yaranın kabuğu gibi hangi dilde susmuşsa şehirler Kalbinin sesine usulca basıp Yarasına yaprak saran yeşilin sızısını Özgürlük aşkının vazgeçilmez kırmızısını Bal rengi sarı bir gümbürtüyle Sesimizdeki kumu sil bizi evrene anlat.. |