Yağmur Sızıyor İçime
Benimdi zaman.
Ve gerisinde kalmıştım beklemelerimin. Sanki girdaplarda can buldu çay bardağım. Çay kaşığım dönmeyi unuttu Anlamadı hiç kimse Şekerlendim gitgide. Sonra bir buse-i zan altında kaldım . Nereden çıktı bu merasim Sensizliğin bilmem kaçıncı sonsuzluğu bugün. Parsel parsel çatallar yollanmalı gökyüzüne. İçimde susmayan bir gürültü. Sanki beşikler kırılmış Tüm bebekler yüreğimde. CAn bulmuş merdaneyim dönmekten aciz. Kalbur üstü düşlerim sızlıyor cebimde. Sen yoksun... Hislerimde çatlaklar peydah oluyor. YAğmur sızıyor içime. Ağlıyorum. Mora düşen bir gölge şimdi güneş. Üzümler patlıcanlar yenmiyor artık evde... Güneş belki de bu yüzden hüzünlü. Sabahın üstüne batışlar serpiyor. Korkulu bir rüyanın terden ıslanmış uyanışı... Sen yoksun. Harfler alışkın değil bu bir araya gelişe: Sen yoksun... Sanki hırpalanmış lisanım Dil dökümü bir husumet eşiliğinde. Yolun en başındayım Yokluğunun ilk adımı burası. VE adımlar icat edilmedi henüz. Buradayım, beklemelerdeyim çaresiz. İçimde bir daimi bir cümle: Sen yoksun... Sen yoksun... |
Korkulu bir rüyanın terden ıslanmış uyanışı...
Sen yoksun.
Harfler alışkın değil bu bir araya gelişe:
Sen yoksun...
^^^^^^^^^
şiirsel,duygulu güzel anlatım her dizede göz kırpıyor,
yüreğim bu şiiri ve yazan yüreği tebrik ediyor,
ve de dostane,saygıyla selamlıyor.........
İ.GÖKTAŞ