imgesini arayan renk
Hüzün kokan renkler vardı çığlıklarında
Her yağmurdan bir renk kibriti yakardın Kibritçi kız misali Ağlayacak mekân bulamayıp Gökyüzüne sığındığımızda Maviyi yakardın Yanan mavi Önlükleri ile okullarına giden çocukların Gökyüzünü yeryüzüne indirmesi olurdu Yalnızlıktan korkup, ağlayıp Bir anne aradığımızda Beyazı yakardın Yanan beyaz Camın öbür tarafında duran küpe çiçeğinin ardına saklanmış Dışarıda yağan karı izleyen yaşlı kadının gözleri olurdu Umutsuzluk, çiçek siz bir bahar gibi gelip Tüm konukluğu ile konduğunda Bir yol arardık Siyahı yakardın Yanan siyah Maden ocaklarında göçük altında kalan babaların Çocuklarına bakışlarındaki uzun yol olurdu Üşüyen çocukların haberini aldığımız vakitler Üryan uyanırdık zemheriye Sarıyı yakardın Yanan sarı Anadolu’da, on beş yaşında bir kız çocuğunun gözlerini güneşe adayarak, akşam kendisine gelecek olan görücülerden habersiz Dondurmasının keyfine varırken yüzüne düşen güneş olurdu Emeğin, mücadelesinde Darağaçları yer depremi olurken Kırmızıyı yakardIn Yanan kırmızı Zabıtalardan kaçan simitçi çocuğun Her adımda yüzünde büyüyen -annem için emek- sözü olurdu Anneler Anneler Uzak kaldığında Ruhumuza Moru yakardın Yanan mor Sarhoş kocasına çocukları için katlanan kadının Dudaklarının kenarında açan akşamüstü laleleri olurdu Aşık olurduk Aşksız büyürdük Yeşili yakardın Yanan yeşil Ziyaretçisi olmayan mezarların Gün olur şehre yazlık sinema gelir bekleyişi olurdu |
şiiri büyütmüş ,derinleştirmiş
kutlarım emeği,yüreği ve kalemi,
sevgilerle kalın .....