YALNIZLIK ÇOCUKLARI
kelimeler uyutmadı beni bu gece
yaşananlar gürül gürül akmakta hayallerin ve gökyüzünün menzili yok sıradaki yalnız içilmiş bir ufak rakı’nın da bir tek yalnızlık yanlarımdan görmüşüm akmamış olanın akmanın ne olduğunu bilemediğini papatyanın sırrını! dışı yaldızlı içi pas tutmuş bir teneke kutu gibiyim ardıma yoksul bir mahalleye giren arabanın peşinde koşan ve durunca etrafına toplanan yalnızlık çocukları takılmış soykası bata zıkkımın zıpkını ne zaman büyüyeceğim! darbeliyim küreksizim onlarla birlikte sallanıyorum oysa ne ömür sığdırmışım cevap haklarımla sıvalı büyük kahırlar yaşamış körpe rüzgârlarıma kuşluk vakti bir sıkımlık onlara benzeyen yanlarıma yeni öğrenmedim göğsümdeki ağrının sebebi secdesini masumca gafil avlanan güneşin bile ısıtmadığı yaşamlara ölürken tanrıları yakıp yarım kalmış ve hiç büyümemiş çocukluğumu tersine okuyordum bildiğim tek yol vardı dününde yarınında evsizleri/nde ilk yere düşenle/de sorulmuş ilk cevapta değildim, son da olmayacaktım nereye koşuyorsam koştuğum yol kadar oluyordum bu yüzden kendimi hep o yollara benzettim denizi arayan ırmak oldum aktım deniz oldum karıştım acemi bir balık oldum denizkızı oldum sonra oğlu saklı düş dolu başıma kalıcı belalar sardım denizde kaybolan güneşeydi sitemim ve giderken etrafı karartmasına çünkü kayan bir yıldız gibi güneşe tutunup kaçacaktım yarının yarın olduğu başka gün olamadığı gibi çiğnenip bir tarafa atılmış çürük bir sakız gibi karanlık yapayalnız yalnızlığımdan başkası değildi belki! sen; yapraklarını hiç dökmeyen ağaçlardan bahsedersin alevini kıskanan mumdan bense; ateşin ortasında kalmış iki akrebin birbirini sokmasından sen; sönecek diye bakarsın ateşe bense; nasıl söndürmemek için... anamın anlattığı sadece ‘’peygamberlerin muhteşem insanlar olduğu’’ ve aşkı tüketme yaşlarını çoktan geçmişim bende isterdim türkan şoray dudaklı ve bakışlı bir kızı sevmeyi birini kaçırmışım diğerine henüz erken derken kendime sorduğum bir şey var, senden bana yüzümdeki turuncum sonra mavi maviliğimden bir parça okyanus veriyorum sana çukurova ısıtsın seni yürek sarnıcım! nasıl olsa bülbül güle alışık olduğu şeyi yapıyor… sevdikçe varsın sevildikçe kendimi ferhat sandırıyorsan şiirle vur beni vur ki bir ömrü sığdırsakta yeşil bir zeytin dalına bir an önce sefere çıkmaya hazır vadesi dolmuş olması gereken son çare ilk umut olsun… öyleyse yürek sarnıcım! bu gün dünün neresinde olduğuna benzeyen sevdalar düşmüş yüreklerde kıpkırmızı bir bisikletin peşine düşmüş bir yalnızlık çocuğunun tutulamayan sevinci olsun... şimdi söyle sevgili ne kadar varsın? Kenan Can Yoldaşlar 30.Mart.2010 |
onlarla birlikte sallanıyorum
oysa ne ömür sığdırmışım
cevap haklarımla sıvalı
büyük kahırlar yaşamış
körpe rüzgârlarıma
kuşluk vakti bir sıkımlık
onlara benzeyen yanlarıma
Kutlarım değerli şairim, güzel dizeler okudum sayfanızda,
Yüreğinize, emeğinize sağlık,
Saygılarımla...