SALINCAK ALTI
Yere değmez ayaklarım sallanırım bir salıncakta
Salınırım kolon kolon bağlanan ağaç dalında Toprak akar altımdan sucasına Akar, akar – dere, dere – nehir, nehir Âdemoğlu Âdemler akar. Bir kuru heves düşmüş toprağa tohumcasına Fide olup baş çıkarmış boy uzanmış adamcasına Suyu görmüş içmiş içmiş kanarcasına Bu tarlalardan nice âdemler bakar. Vakit gelir sararır başaklar Bir tırpan koparır toprakla bağı Döner düven döve döve ayırır sap ile başağı Dökülür değirmen taşlarına sıra sıra Buğday diye çiftçi ne âdemler satar. Çekilir ekin ufalanır uncasına Dolar çuval yüklenir yükler hara hara Bir damla su bir zerre maya ile tutar maya Hamurkerler nice âdemler karar. Açılır kapaklar atılır odunlar Köz olur harlanır ocaklar Silinse de tozlar silinmez hararet Nerde kimde imiş maharet Uzanır tahtaya hamur somuncasına Fırıncı usta ne âdemler yakar. Kurur kalan dilim de olsa veya lokma Düşer elbet kırıntı açılmış sofranın altına Sen kendini kesmeden çekmeden Karmadan yanmadan kalmadan düşmeden Âdem mi oldun sandın? Sen her gördüğünü âdemden mi saydın? Kendi kendine dimdik direkçesine Niceleri nice âdemler çakar. Ne fark var salıncağın altı ile üstünde Ne baş göğe değer ne ayak basar toprağa Bir boşlukta uçarcasına Bağı tutan dal olmasa Âdemler pazardan pazara âdem mi satar? Abdülkadir KALAY |
Ne baş göğe değer ne ayak basar toprağa
Bir boşlukta uçarcasına
Bağı tutan dal olmasa
Âdemler pazardan pazara âdem mi satar?
Felsefi ezgileriyle özgün bir şiirdi.
Tebriklerimle.