29
Yorum
6
Beğeni
4,8
Puan
3697
Okunma
yalnızlığın ertesinde seyriyen gün sancılarıdır ona özgürlük
takvimsiz yapraklardan dökülen her ömür
bir tutsak
tükenmez kara bir sonsuzluktur ona düş kurmak
oda
kadına yasak!
suskun bir yokluğun ayak sesleridir iliksiz iffetinde gezinen
ve
terkisine aldığı can kırıklarıdır göğsünü yaran
tatsız bir yaşamak oturmuş içinin en metruk köşesine
bir varlık atıyor işte
tam göğsünün şurasında
kim bu yalancı?
dedi kadın kendine
zil zurna dolaşıyor c/ismi bozuk yabancı
acı ile içimde
kapıları kilitli bir yorgunluktu sessizliğin bir diğer adı
soysuzluğun ta kendisi
ellerim soğuk
lime lime içim bu gece
üşüyorum
üşüyorum ey yabancı
dedi kadın illetle
kan yalamış mayası bozuk kaldırımları
ve sokaklar kezzaplı namus kokusu
dudağında kurumuş dipnotsuz son ruj izi
onun son korkusu
yaşamak zıvanadan çıkmış bir gün/ah
yinede
şarkıları var bu şehirde hala adına kurgulanmış
ve bestesinde o
lal olan g/özleri yıkanmış
kadının gözlerinde bekliyordu ölüm
vedaya kurgulanmış her gün batımında
kara bir ikindi vaktiydi düşen son zulüm
gölgesi kırmızı topuklarından döküldü şehre hayasız yüzü
şuh bakışlı günahlar tam bir eceldi
şaşmadı ihanet
vurdu kadını iki kuruş etmez son yalan muhabbet
acıdı içinde sessizce hayret
ah!
yüz karası terkedilmişlik ve yalnızlık dedi
ne çok güzelin canına bedeldi
ıssızlığın senfonisi büyüdü ağlayan gitmelerin nabzında
ve besteler doğurdu inatla içinin naz makamında
bir rüzgar esti sonra kadının sol kasığında
mor mühürlü gamzesinden döküldü nedamet
ve yıkıldı indiği son durakta celladı olan ihanet
sokakların canını kustu gecenin bakışları
ve
öldü gözleri önünde kadının koca bir insanlık
kimliğini silen dünlerden arta kalan bir sancı gördüğü varlık
ölümün kapısına diz çökmüş yurtsuzluk
soruyor yinede kendine
kim(de) sin sen insanlık
ütopyasında sırlaşan şarkılar yırtıyor özgürlüğünün ceplerini
ve işte çözülüyor ezberi nihayet
onun önünde koca cansız bir tarih
bizans kanını içiyor haliçin gözlerinden
ve gerdanından asılmış bir genç kızın ahı parçalanıyor anlında
dökülüyor kırık aynaların y/aralarından
yırtıla yırtıla geçiyor İstanbul su(r) larını
göğsünde mor bir mühür
ayakları kırgın
kız kulesine dikip sonsuzluk bakışını
ölmemeliyim der gibi
teselli ediyor kendini
yarım kalmış hülyaları düşüyor şehrin gözlerinden
ve ölümleri yutuyor bir can uğruna dilsiz son mezar
saçlarını topluyor omuzlarından mavi kanatlı son melek
ağlıyor kadın
ve gömülüyor sualara bütün çirkin özgürlük
her soğuk ölüm yeni bir hayat doğururken bir mezar taşından
asıp tüm şehirleri göçüyor kadın kendi içinden
gece haykırıyor gerçeği paslı beyninden şehrin
ve dökülüyor ölüm kırklı bir bebeğin gözünden
vurmalısın şimdi yıldızları göğsünden
ve yaşamlısın artık kadın sen...
5.0
95% (20)
1.0
5% (1)