MELÂL
Akılsız başıma hüküm verildi,
Ayağın çektiği cezadan bıktım. Elimi attığım dallar serildi, Geriye döndüren hizadan bıktım. Bilmem ki ne idi benim günahım? Feveran etsem de duyulmaz “Ah”ım, Zifiri yaşarım, gelmez sabahım, Güneşsiz, kamersiz fezadan bıktım. Issız bir sokaktır kalbimin yolu, Umut ağacımın kırılmış kolu. İçimi dinlerim, hep sitem dolu, Gönlüme oturan ezadan bıktım. Yasaklanmış sanki anlık sürurum, Ayaklar altına düşer gururum. Afsız bir mahkûmdur ufak kusurum. Olur-olmaz yere nizadan bıktım. Aynada ben bile bana yabancı, Düşündükçe girer, beynime sancı. Yitirmişim dosta olan inancı, Zorla gösterilen rızadan bıktım. Daha kırk olmadan asırdır yaşım, Keçeye atmaya bitmiyor taşım. Ayağım düşünür, yürürken başım, Bedenimde olan azadan bıktım. Ben çile çektikçe, sabret dediler, Kan içtim; adına şerbet dediler. Senin tek vatanın gurbet dediler. Memleket bildiğim, kazadan bıktım. 13.04.2010/M. |
Saygımla.