namus belası, eğreti sevda
namus belası, eğreti sevda
turnam, eğilmiş yüzü kaldırımlara başında kan renginde örtüsü ve beyazdan kefen misali gelinlik duvaksız gelin gidiyorsun, avuç dolusu ıslaklık gözlerinde vakitsiz yağmurlar yağdırıyorsun üzerime ah töre kıyımı sevdam göğsüme mermi gibi indi adımların yırtık ceketimin delik cebinden döküldü umutlarım ayak izlerinde yüreğim içime gömüle gömüle kayboldun şimdi lisanımda kelepçeler dualar yolladığımız arşa yükseliyor hıçkırıklarım sen gittin içimde milyonlarca kargaşa tufan-i nuh’a denk başımdaki afat üstelik gemisiz, üstelik açıktayım sessiz çığlıkların koynuna düştü yetim sevdam bir azap yağmuru yıkıyor bedenimi dumansız ateşlerin kazanında mevsim tarumar gök kubbeden düşüyor yıldızlar avucumda sahipsiz bir dua dile varmaz, arşa uzanmaz sol yanıma kondu ölüm meleği ya şimdi, ya birazdan çelimsiz düşeceğim toprağa…. |