nisan yağmurlarında gözyaşlarımı kurutuyorum
keşiş bir acının mabedinde tutuşarak çıra misali
yari canan, hesapsız sorgularınla mıhlıyorum beynimi sorgu zade yüreğim çıkmaz yanıtlara uzanırken anlamsız sözüme dövünüp, özüme sövüyorum bu gece zamanın izleri kocaman yarıklar açıyor yüzümde güvez renginde duruyor şavkımdaki cemalin heybe madam, fezaya uzanmamış eller hakkı bilmez rahman katında seni yüreğime mazhar eyledim anlamadın şimdi yanaklarımı öpüyor gözyaşlarım dön bak ruhumun ecrinde yarattığın eseri görmediğime inanmam, hakkı bilmem diyorsun o zaman gör bak, beni bil, bil ki seni sevdim vay be… örselenmiş aşkların yalnızlık dramında ikimiz iki farklı lehçede, farklı iklimlerin koynunda çelimsiziz ah sen, laf dinlemez, söz söyletmez sevgili on ikiden başarıyla taktın asıl çelmeni şimdi içimdeki haydut çocuklar ölü yitirilmiş duyguların küllerini savuruyorum bakma öyle yüzüme, bakma nisan yağmurlarında gözyaşlarımı kurutuyorum. |