GÜLÜ YORUM
Martılar geldi önce Süleyman
üşüştüler, seni beklemiyordum. Yaprakları şaklatıyordum avucumda ben, sarı en çok sarı olanlardan ses çıkıyor. Adımlarımı yürüyüp geri geri, dallara bulaştırmadan paçamdaki çamurları kuşları beslemeye çıkmıştım odama, Gülüyorum Süleymen gülüyorum sen bakma geceye Papatyalar dikmişler ya horoza bir kavgada kaybettiği tüyleri yerine, en son ona güldüm. Şimdi karşı köprüden geçerken kamyonlar birbirlerine ışıktan selamlar veriyorlar ya, kahkahaları yakalayınca köprü kenarlarını çırılçıplak bir aydınlıkta ona güldüm. Komik adamlardan daha çok komik aşklara gülüyorum Süleyman. Çamurlu elleri ile bir mandanın üzerine yuvarlak çizenler kadar, özgür seyrediyorum aşkın renklerini, hiçbiri maviş, hiçbiri pembemsi, hiçbiri kıpkızıl değil artık. Usturalı acı çığlıklarını kesmek için sünnet çocuklarının, hastane duvarlarını kalın yapıyorlar da, cezaevlerinin duvarlarını kağıt helvadan yapmayı akıl edemiyorlar ya ona gülüyorum. Özgürlüğüne koşarken canından olan Ali nin yazdıklarını okuyorum bir de Ali Adnan ın yaptıklarını birine gülemiyorum Süleyman, birine ağlıyamıyorum. Ayaklarımı rehin verdim soğuğa Ocak larda potinlerimi ellerime bağlıyamıyorum Süleyman, ona gülüyorum. Arşa yükselen aşklarla işim yok benim Süleyman, yerin dibine batası aşklara gülüyorum ben. Ağlamayı en son bir Mersin linin dizelerinde bıraktım afedilmeyeceğimi asla anlayınca... gülüyorum Süleyman, gülüyorum Eeee ... boşver şimdi Süleyman bıraktım kuşları yemlemeyi. Sen anlat, bıraktın mı cigara dumanından resimler yapmayı, şarap şişelerinin diplerinde mi uyanıyorsun hala Süleyman ?... |
bıraktım kuşları yemlemeyi. Sen anlat,
bıraktın mı cigaradan resimler yapmayı,
şarap şişelerinin diplerinde mi uyanıyorsun hala Süleyman ?...
Ağlanacak hallerimize güleriz ki, yaşam savaşına enerjimiz kalsın.
Mükemmeldi.
Tebriklerimle.