BÜYÜRSÜN ÇOCUK
düşün ki
devasa bir çınarım bu kadim topraklarda sessizce boy vermişim yaşarım çoğul acılarımla ömrümü yerlere sermişim... gün görmüş gövdemde asırlık hasretliğim sürer gönlümün kuytularında gömülü sırlarıyla birer birer aşklarımla yitip gitmişim... yanarım, içimde bin bir türlü dert dayanırım hayata yaşlı yapraklarımla taşırım halkalarımda zamanı mutlu yarınlara artık bitsin diye zulmet... köklerim, alır başını gider gölgemde uyuyan çocukların hayalleriyle mavi ışıltılı bir pınar gözesinden süzülür iki yaka arasına doğru çağlayıp akar sıcak denizlere... dokunsan gövdeme büyürsün çocuk! bir dalım Avrupa’ya uzar kıvrıla büküle dilini sevdiğim kıvırcık dilli Urumeli’ne yürekten akıp gelen yanık sevda türküleri ile bir dalım uzak Asya’ya sarkar aşkın ve ihanetin ve güneşin ve merhametin sıcak memleketine... dokunsan gövdeme büyürsün çocuk! ne rüzgarlar gördüm saçım başım tarumar ne yağmurlarla ıslandım yüzüm gözüm sitemkar mazinin izlerini taşıyan bir yoldur ruhum içimde bir yerlerde hala bitmeyen çocuksu saflığım var... günü geldi kazındı aşklar tenime yazıldı macerası silinmemek üzere yüreğime günü geldi ne kavgalar ne yangınlar yaşadım direndim zalimin zulmüne düşün ki devasa bir çınarım yaşarım, içim dışım istanbul dokunsan gövdeme büyürsün çocuk! |
büyüdükçe,
omuzlarıma kurulmuş köprülerden
düşerken insan
yutkunursun bir daha...
tebrikler,
miNa.. tarafından 4/12/2010 11:14:42 PM zamanında düzenlenmiştir.