TUTUK EVİ
Yorgun iş dönüşü,
Gölün kıyısında Tatlı bir akşamüstü: Görkemiyle demli çay, Soğukta netameli sigara faslı; Mayalı sohbetler; bir ara şiire yaslıydı... İskender, Bekir Hepimiz hemfikirdik: ’Sanat halk içindi’ Pasta yapmak da olsa Şiir yazmak da ... Derken; Gözümüz dışarı kaydı: Sabır yüklü yaşlı yüzleriyle kalbinde umut bekleşenler vardı içeriden çıkanları bir bir gözleyip özlem yüküyle ağlıyorlardı... ’Sormayın neredeyiz, Sormayın ne haldeyiz şimdi’... Yüzümüzü çevirince o yöne Tutuk bir çocuk resmi düştü içimize Hüzün kapladı her yanımızı Veda ettik ısmarlama sevincimize. Çelik kapısıyla buca oradaydı tüm ruhsuzluğuyla, bakıştık ,asıldı köhne yüzü kasıldı dikenli teller boyunca Kaçırdı gözlerini en son Selam bile vermedi konuklara... Sıkı korunan zulasıydı avlu Belli ki orada çileli ömürlerin Mahçup tanıklığını taşıyordu Kalın duvarlar ardına sinmiş Mazinin sırlarını saklıyordu.... ............................. ............................. Duyduk ki yorulmuş ceza kesmekten Artık taşınıyormuş uzaklara; Farelerini de alsın gitsin Güle güle , dönülmez yolculuklara… izmir/buca |
İÇİNDE, 60'LI YILLARIN KANLI ÖKSÜRÜKLERİNİ HÂLÂ DUYARIM!
O SOĞUK TAŞ DUVARLARI BU KADAR İNCE VE SICAK ANLATAN
DİZELERİN GÖNLÜMÜ OKŞADI.
İLHAMININ, "ISMARLAMA SEVİNÇLER"LE DEĞİL SARI SÜSEN KOKULU
GÜNEŞLERLE AYDINLANMASI DİLEĞİYLE NİCE GÜZELLİKLERE SAYIN GÜRBÜZ!