Kent uyuyordu bir hayatın karanlık odalarında Neler oluyor tehirli geliyor mucizeler Can sömürüyor ömür ülkemi Hazlarım iğrendiriyor beni Ah nideyim canım seni Gölgem kimlik soruyor benden O dedi ki Gönlünün matemiyle mağruru bırak Vehme düşme Bir beste oluştur matematiksel Mürşit olmalı
Doğanın tüm renklerini çarpmalı Ezgileri baştan başa terennüm eder gibi bütün hatıraları toplamalı Günah dökülmemiş bir ummanda sevgiyi bölmeli çıkarmalı Serüvenlerin bir mısra boyu olmalı Tesellisizim Gecenin aralığından, bir kadeh gibi sunulmada neşideler Bir şair tecrit edilirken yüreğimden Feragat edeceğim Göklerin mavi eşiğinden Karanlığın çirkinliğinden
Gök sağır Ufukları sarsan rüzgâr bağırdı Dinle! Sansür koyacaklar sözüne Sana bir öğüt, bak bağrın açıldı zalim bir büyüdür sana uzletin Sevgi cellâdın, bu hummalı iyilik senden usandı, onu bil Bedbahtlığım ağır geliyor bir ömre Ağlamak mı, tek damla yaşım düşmesin yere Ne yazık ki ona kimse boyun eğmez Kimse bakmaz kimsenin yaşadığına Ne kadar kötülük, pislik var, bunu bil istedim
İnsanlar gittikçe daha bir ayartıcı Kıymık, kıymık, canla canı böldüler Ben senken bilmeyi dilediklerim Bilirdim bende olan senleri Umduğunu bulmamak buna denir herhalde Anladım ki söz geçmiyor yüreğe tufandan sonra Bağışlamıyor hayat yüreğiyle oynayanı O mazi kitabında böylece yazılıdır
Gizli nabzımda bugün izler var Ruhuma karışan her şey ses verir Sukun içeceğim Yaşanmamış kabul ediyorum Bir yanım dere bir yanım deniz Hem boğuldum hem yüzdüm Buda sevginizin verdiği tesellidir Sevgililerim! Kifayetsiz kalacak duygularım Bende dopdolu olan yürek sahipleri Bildiğim cümleleri boğuşuyorum Başım eğik dökeceğim satırlara Kızıl bir fecir anına kadar
Beyaz mendil gibi sol cebimde sevdiklerim Ah! Diyorum Sevgi o ki bir mucize gibi Seviyorum! Zor mu? Seviyorum demek? Yürek ne diye vurur Sevmek, böyledir çünkü Nasıl anlatsam
O canlar ki! Nesilden kalan miras Sevdaları öyle ki depreşir durur Sevememe lüksün tabiatüstü sayılan olay Benim sızılarım, benim insanlarım Hatıralar bir dostluk korosu Kafile bana eşlik etmekte Benle bedenim türkü söyler her bir vakit Hiç bitmeyecekmiş gibi Türkü der ki Hoyratça feleğin avucunda biçare çırpınan Hicranı hoşgörüye katık eden Bu kadar mı şen olur
Bilenler dediler ki, diyebilirdin belki Unutmuşum
Esip geçen dervişlere sor? Yalanım yok, sözüm derviş sözüdür! Revaçta iken sağduyusu olmayan Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma zor Meşru duygular yine kürtaja zorlandı Nedametin nerededir gizlenen yeri Açık denizden bir set ile kapatılmış emel koyağı Gönlünden dereler boşansın bırak Zihnin eşiğinde ürkek nedamet Dereyi takip et Tövbe deryasına götürsün seni Islak dönene, tanrı için söyleyene sor?
Sordum! Sordum! Söylemler Tehirli yolcuların yarım kalmış duası Ah işte gasp edildi imanın feri Hayat heykelini yontuyor gaflet ustası Duydum! Sormadım Dinledikçe, düşündükçe, sustum Sanki güzel bir emel besleyenleri bir yerlerde unuttum Yoksa zaafa mı uğradı o minnet Kim bilir? İlktir canı cana dövüştüren Öyle mahsun, öyle umutsuz fukara
Telaş içindeydiler Mucip sebebin bilirim Hiç candan cana olur mu külfet Ne sunulduysa yuttum Tam ağlamaklı he ya dedim Nedamet yaşı getirmemek için dudaklarımı ısırıyordum Ağzımdan bir of! Kurtuldu Üstüne kızılcık şerbeti içtim Hayat o ki Ben ve gölgem koşuyordu güneşin battığı yere!
Demiştim sana hatırlarsan düştü içimdeki türkü Üstümde de mavimtırak soğuk ve bulanık bir gökyüzü yükseliyordu Martılar aldı götürdü Ezgiler denize döküldü Bütün arzularım düşmüş dalgalara yalnızlık içinde yüzüyor Benim kalbim de boşalıyor O kadar çok şey döküldü ki takip edemedim Ben yine bende çiğ tuttum
Bu yeryüzü issiz ve kurak, hiçbir şey vaade etmiyor
Sevginin cevherini sömürüyor yutuyor Kim o, demeyin müptezel yaşamında bir gölge Şüphesiz benim, ben! Öyle ki kendime çıkan bir yokuştum Oydu, bağışlanmaz korkunç suçtu Adet ettim hayat dersini asmayı İşte, avuntu Yan yatırdım kum saatini Şöyle bir baktım Bir kadının ağıdı kum saatini devirmeye değerdi
KAYIP YALDIZ
....................................... AB-I hayat yetmiyor .......................................Şimdi şurdan saptım mıydı bitiyor .......................................Bıldır beni davacıyım .......................................Haklı mıyım, haksız mı? .......................................Ara benim hakkımı .......................................Hiçbir set durdurmasın .......................................Bilgi yokuşu hoşgörüye çıksın .......................................Bölüşelim zeytin dalını .................................Öyle gönüller ateş yutmuş gibi muhabbet talan olmasın Farklılaşsın düşünme ahlakı Acısı acemi ezgiler bellet İçime düştüğün vakitlerde beni ihya et Bir yol göster, akar gibi geçeyim zamandan Biraz gittikten sonra döndüm geriye baktım Gidenleri geri çağırmıyor zaman
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yan Yatırdım Kum Saatini şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yan Yatırdım Kum Saatini şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Yan yatırılmış kum saati...akmayan tanecikler...durdulumuş zaman...nereye kadar? Belki kendini tanıyıp, yolunu buluncaya dek...Belki iç konuşmalar bitip, hesap kapanana dek...
saygılarımla.
DUENDE tarafından 3/19/2010 1:27:35 PM zamanında düzenlenmiştir.
Güzel ama zor bir şiirdi. Ve siz bunu hep yapıyorsunuz sevgili dost. " dikkatli oku beni " diyor dizeleriniz. Güzel bir iç konuşma. Adım adım insan. Tıkanan yollara öneriler. Çok şey vardı. Her baştan okuyuşumda farklı bir şeyler buldum.
Teşekkür ederim. Heybem dolu ayrılıyorum sayfanızdan.
Sevginin cevherini sömürüyor yutuyor Kim o, demeyin müptezel yaşamında bir gölge Şüphesiz benim, ben! Öyle ki kendime çıkan bir yokuştum Oydu, bağışlanmaz korkunç suçtu Adet ettim hayat dersini asmayı İşte, avuntu Yan yatırdım kum saatini Şöyle bir baktım Bir kadının ağıdı kum saatini devirmeye değerdi
anlam dolu beğenerek okuduğum yazılmış güzel bir şiir TEBRİKLER kayıp yıldız selam ve saygılarımla...
Öykü tadında, ders niteliğinde bir şiir. Her zamanki gibi yoğun duyguların ve bir hesaplaşmanın yaşandığı... Sevgiye, sevgiliye sitem; özlem, ulaşamamak...
Zaman'da duyulan pişmanlık...geçen zamanın geri döndürülememesi...
ve asıl düşündüren, düşünülmesi gereken;
"Öyle ki kendime çıkan bir yokuştum..."
insanın hiç bitmeyen "nefis" yolculuğu... Arayış...Aranış...
Sayın hocam inanın hayranlıkla okudum eserinizi.Gecikmişliğin hicabıyla bağışlanmayı diliyerek kalben kutluyorum gönül emeğinizi.Mükemmeldi her zamanki gibi.
Selam ve saygılarımla.