Gömdüm Tir tir titriyorum Sanıldığı kadar duygusuz biri değilim aslında Her gece penceremden mehtabı seyrederim Rahatlatır beni o Dersin bazen kendine Gök, sessiz sedasız sığınacağın tek liman Ordan bakınca hayat ne güzel değil mi? İkiyüzlü ayna gibi İkinci yüzünün Yalnızlığı çok kalabalıktı Ne yana dönsem sessizliğe çarptım Yalnızlığı yalnızken düşündüm Düşünürken zihinsel yetilerim yiter diye korktum
Bir müddet susmalıyım belki de Eve gidip Tanrının bana acımasını beklerken Oturup kendime ağlamalıyım beklide
Kafam dağınık İçimde tahrip edilmesi pek mümkün olmayan bir kuşku Yüzümde güçlü bir kadın ifadesi Dudaklarımsa çatlak çatlak Yanılsamayı böyle bir zamanda kuşanırsam Bıçak açmazsa ağzımı Hisettiremezse sevgi kendini Şefki kırılırsa vefanın Kapıyı bir çalan olmazsa Kalbim teklerse Sezersem eğer öldüğümü Benliğim taş keser diye korktum Böyle bir ayıp edersem Kefaretini ödeyememekten korktum
Füme kıvılcımlar geçiyor Dağınık tedirginliğimden Umutla umutsuzluğun kesiştiği o kavşaklardan birindeyim Sadakati boynuz kökü gibi törpülenirken zaman Canım gerisin geriye çekildi Oturdum Yüzyıllık Yalnızlığı okudum Sayfaların ucunu kıvırdım Paragrafların altını çizdim Gabriel Garcia Marquez Sen duymadın say
Tuttum sevginin elinden Kendi affıma sığındım Tanrının ellerine teslim edilmiş gibi Talihin merhametine bıraktım kendimi
Bir kapının çarpılması gibi bir yankı ile irkildim Bayat bir umudun musikisi ile kalbimi biledim Hiç gitmeyecekmiş gibi sevdim Gittiğinde de hep gelecekmiş gibi bekledim Ki unutmak mümkün olmasın Sezersem unutulduğumu Unutamazsam eğer beni unutanı Onur beni affetmez diye korktum
Boş ver! dedim Kimse bilmese de korktuğunu Yaradan bilir kalbinin doğruluğunu
Yoruldu vicdan ağırlığımı taşımaktan Susuşumdaki gaflete genişliyorum Uzaklaştırmaya çalışırken aklımdan geçenleri Sanki çevik bir bıçak Kayarak Sersem bir kurşun hızıyla Sessizliğin arasından Böğrüme saplanacak
Her şeye iyi gelen zamana baktım İçimden bağıran bir ses duyuldu Geçmişin bir yalan olduğunu Dünlerin dönüşü bulunmadığını En çılgınca en vazgeçilmez olanın Ömrün sonundaki bir anlık gerçek olduğunu Neden sonra öğrendim Kestim mefahirleri, kestim çıkarttım anılardan Talan oldu gönül sayfası Sevgi mi? İçki gibidir kalpte durduğu gibi durmadı Sürmeledim gönül kapısını Gelen gideni aratır diye korktum
Karanlık çöktü Bir sis kuşattı Soğuk yağdı üstüme Vücudum hücrelerime dar geldi Giydim giydim çıkardım Yalnızlık yakışmadı bana
Dönüp seslendi geri! Nostalji şairlerinin havasına uygun Karmakarışık saçlı birine sordum Sadakatin bütün sırrı iki kelimede Sadakat için ya hep vardır ya hiç Sen hep misin hiç misin?
Yani ilan edilecek hazır bir formülüm yok Tek hürmet ettiğim sevgidir "sadakat" bağım da kuvvetlidir Hadi sezdirmeden! Boşalt yüreğinin yükünü hafifle
Daha değil dedim Korkum mu geçmedi Onunla yaşamayı öğrendim Yaktığı sigaradan derin bir nefes çekti Müşfik aferinlerle saçlarımı okşadı Alıp kendimi gidesim var kemanı ağlatacağım bir yere Gelmek ister misin? Şiirden sevdadan kitaptan dem vururuz Olmaz mı?
Yüce gönüllü! Hatırın için yakarım tüm pastoral şiirlerimi Yüzü kızarınca kendine kızardı Pervasız bir şair Usta bir kemancı Soyu tükenen bir bestekârdı belki de Bana yaşam yolunda öğretmenlik etti Ona duyduğum öğretmen sevgisinden öteydi
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kefenledim İçinden Sev Geçmeyen Methiyeleri şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kefenledim İçinden Sev Geçmeyen Methiyeleri şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
okurken keyif aldim yazan kalemi hisseden yüreyi
kutlarım saygılar selamlar üstadım