Hepsi içildi bitti, elde kevser kalmadı, Dizlerimde takat yok, gözümde fer kalmadı, Son veda kadehini öyle bir doldurdum ki, Bir damlacık şaraba kadehte yer kalmadı.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
RUBAİ şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
RUBAİ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Hepsi içildi bitti, elde kevser kalmadı, Dizlerimde takat yok, gözümde fer kalmadı, Son veda kadehini öyle bir doldurdum ki, Bir damlacık şaraba kadehte yer kalmadı.
ŞARAP DEYİNCE BENİM DE AKLIMA bu dörtlük geldi:
Tatlı üzüm suyunu kimler şarap eyledi? Belki birkaç acemi, belki erbap eyledi. Kadehler boşaldıkça zehir oldu bedene Hayatları kararttı, beyni harap eyledi. Afet Kırat
Hocam pes ettim. Aslında haklısınız. Söyledikleriniz bilimsel, benim savunmalarım ise sizinkiler yanında duygusal kaldı. Size hiç kırılmadım. Aksine, yıllardır belki yanlış yapılandırdığım görüşlerimi değiştirdiğiniz için teşekkür ederim. Saygılarımla.
Nazım tür ve şekillerinin belli kuralları vardır. Şekil şiirin kabıdır, kendisi değil. Şekil kap gibidir. Tür ise özdür. Yani şarap türdür, şarabı muhafaza ettiğiniz kap şekildir. Kadeh, fıçı, şişe vs. şekle örnektir. Rubai hem şekil hem de tür ifade eder. Tıpkı bizdeki mani, tuyuğ ve ninni gibi. Demem odur ki üçüncü mısranın serbest olması sadece rubainin özelliği değildir. Yani bahsettiğin nokta rubai için belirleyici bir özellik değildir. Rubai yabancı kaynaklı bir nazımdır. Onu öylece kullanmak durumundayız. Heceyle yazacak olursak onu rubai değil başka bir isimle anmak lazım. Yeni şekiller bulmak mümkündür şiirde. Bu yüzden mevcutları bozmanın doğru olmadığını düşünüyorum.
Aruzla ilgili bir yorumuma 'günümüzde hecenin bile garip kaşılandığı'nı ve 'aruzla yazmanın pek akıllıca olmadığı' karşılığını vermişsin. Vezin sadece bir araçtır hepsi bu. Onu kullanabilirsen mesele yok. Yahya Kemal Türk şiirinin en büyük üstatlarındandır. Bunu kimse inkar etmiyor. Yine hiç kimse, güzel şiirler yazmış; ama keşke aruzla yazmasaydı, dememiştir. Hiç kimse hecenin aruzdan daha ahenkli olduğunu söyleyemez bana. Hecenin aruzdan daha iyi veya üstün olduğu milli ve duygusal bir gayretten öteye gidemez. Sanatta evrenselliği savunanların divan şiirine gelince milliyetçi kesilmelerini anlayabilmiş değilim doğrusu.(Son cümlemin seninle bir ilgisi yok:)
Neyse kardeşim bu uzun mesele:):):).. Maksat doğruyu bulmaktır yazdıklarımda. Seni kırmak, üzmek, incitmek değil. Buna rağmen öyle bir hisse kapıldıysan özür dilerim...
Sen güzel şeyler yaz da ister serbest, ister aruz, ister heceyle olsun, yeter ki güzel olsun...
Sayın Cinar 39, haklısınız. Rubai aruz kalıbına göre yazılır. Ancak, rubai'nin diğer bir özelliği de ilk iki ve son mısranın kafiyeli, üçüncü mısranın serbest oluşudur. Bu serbestlikten dolayı rubai tarzını çok seviyorum. Aruzla yazmak ise, hecenin bile köhnemiş göründüğü günümüzde bana pek akıllıca gelmiyor. Aruzla yazılan birçok tür artık hece ile yazılıyor. Gazel de aruzun bir ürünü ama hece ile yazılmasında mahzur yok diye düşünüyorum.
Yazdığınız dörtlük şekil ve içerik olarak tamam, gerçekten güçlü bir söyleyişiniz var; ama rubailer aruzla yazılır. Dolayısıyla yazdığınız şiir rubai değil, dörtlüktür. Hatırlatmak istedim.
Dizlerimde takat yok, gözümde fer kalmadı,
Son veda kadehini öyle bir doldurdum ki,
Bir damlacık şaraba kadehte yer kalmadı.
ŞARAP DEYİNCE BENİM DE AKLIMA bu dörtlük geldi:
Tatlı üzüm suyunu kimler şarap eyledi?
Belki birkaç acemi, belki erbap eyledi.
Kadehler boşaldıkça zehir oldu bedene
Hayatları kararttı, beyni harap eyledi. Afet Kırat