EFSANENİN SONU
Örselenmiş sevdalar çile yumağı gibi,
Eskimiş bakışlarda arzu şimşeği çakmaz, Arkaik tanrıların ıssız sunağı gibi, Müminler hâyâl olmuş, kurban kanları akmaz. Sana meftun volkanlar ateşini yitirmiş, Yanardağ eteğinde renksiz küller gibisin, Zaman işini yapmış, efsaneyi bitirmiş, Vazoda unutulmuş kuru güller gibisin. Vah ki vah sana güzel, vay ki vay sana devran! Cezbene tapınanlar gitmişler birer birer, Nerde tatlı anılar, nerde efsunlu seyran? Sen artık bir akşamsın, neylesin seni seher? Sisli puslu olsa da yüzleri yazanların, Sararmış mektuplarla tesellinin vaktidir, Sonu var baharların, yazların, hazanların, Kışlar da insanların kaderle bir aktidir. Şimdi elinde kalem döktür şiirlerini, Her kâfiyen, her hecen yazılsın sin taşına, Kaybettin sana akan coşkun nehirlerini, Mutsuzsun, üşüyorsun, kalmışsın bir başına. Makman Muammer Akman Hasta yatağında şiirimi seslendirme nezaketini gösteren adaşım, değerli dost, şair-yorumcu Muammer Baydere’ye sonsuz teşekkürlerimi sunarım. |
Bir zamanlar mektupla teselli ederlerdi yanmış gönüllerinde yÂrın hasreti bu günlerde o da kalmadı..
Çok güzel tebriklerimle
Eyvallah!