SARI KURDELEKaranlık bir kuytuda, içime doluyorum, Burdan kurtarsan beni, anne, boğuluyorum... Görkemli yamaçlarda, güneşten daha gerçek, Açtın ya bir bozkırda, seni, kim neyleyecek ? Sarhoş olup her gece, böyle kendi kokunla, Yalnızlık, delirten şey ! Kal baş başa korkunla. Nasıl hoyrat, bilirim ; kendi nefesin bile, Halay kur korkularla, eylen kendi sesinle. Üzülme gözden uzak, kalırken eller gibi, Düşme sen, elden ele, aşüfte güller gibi. İğneli bir arıya, dönerken yanağını, Hayal et ve mutlu ol, kara kışın çığını. Ay’dan sakınıp öyle, kaparken gözlerini, Göster şimdi güneşe, en güzel yerlerini... Kat şimdi nefesini, nefesine rüzgarın, Yalnız dinle sesini, uzaktan dalgaların... Gözyaşı eksik olmaz, bilirsin iyilerin, Düşerken kirpiğine, en azizi çiylerin. Yanılıp da bir hoyrat, incitirse telini, Bir şey yapamasan da, göster sarı dilini. Sakla ağladığını, ar gelir gündüz gözü, Gece düşer nasılsa, karanlığın yüzsüzü ! Senden iyi kim bilir, geceler, böyle arsız ? Üzülme açtım diye, bir bozkırda zamansız. Zaman nasıl yürürse bakmadan arkasına, As bir sarı kurdele, rüzgarın yakasına. Nasılsa götürecek, uğradığı yerlere, Kim düşer senden deli, böylece derinlere... Kalanını çek şimdi, içine derin derin, Siyah bir bantla bağla, gözünü senelerin. Senden daha nazenin dayanacağın eşin, Ölürken yavaş yavaş, kollarında güneşin... Hayrettin YAZICI |