Aşkın Kepeneğini Ser Gecelerime
Zifiri bir gecenin çöreklenmiş saatleriyle
Bekliyorum şafağın göğsümü ısıtmasını Gecenin karanlığında düşler parçalanıyor Yağmuru örseliyor bulutların ham rengi Yokluğuna çeyrek var, zaman güne gebe Hançerler sokulurken yorgun tenime. Kendine yetmeyen sözcüklerin girdabında Yarılıyor göğsüm, sesim kendime yabancı Bir iniltili sessizlik olmuş döşümdeki yara Gövdem kendi çamurundan soyutlanmış Gel, yaylı bir arabanın terkisinde sevgime Gel, özleminin sancılarla örülü şehirlerine. Sen, masallarımın en coşkulu kadını Parmak uçlarımdaki güneşin tanrısı Yüreğimdeki çıralı sevdanın asil asası Kavlimin yedi iklimden duyulan şarkısı Gönlümün kıyılarındaki aşkın dalgası Gel artık gel, bitsin şu bekleyişin yası. Bakma yüzümün ovalarındaki kuraklığa Unutulmuş dağların kovuklarına sor beni Gerçeğini unutan hayali düş saatlerini kır Darmadağın olsam, şehirler yıkılsa üzerime Sen gel ve aşkın kepeneğini ser gecelerime Ateşli dudaklarının kavıyla sokul yüreğime. Selahattin Yetgin |
saygımla..