Sevgim Ve Merhametim: Sevgisi Ve Merhameti Olanlaradır!
1)
Ağlayarak geldiler kapıma Üç çocuk, üçü de dizlerinden vurulmuş. "Oy garibim" dedim Yasladım küçüğünün başını bağrıma Kokladım saçlarını, annesi kokuyordu hala Diktim dudaklarımı yaralarına Ellerimde öldü bir sabah Diğer ikisi elma kokuyordu Tuttum ellerinden,güneşe çıkardım Saçlarını kestim dizlerine sardım Tütün çiğnedim, göz kapaklarına sardım Üşüyorum diyerek öldü ortancası Kaldım en büyüğü ile İki kardeşi öldü, garip! Hamur sardım dizlerine Önce yürümesini öğreneceksin Yürüdük günlerin üzerine ve de gecelerin. Benim saçlarıma çöl yağıyordu Sararmış taslarda süt verdiğim yılanların zehrini aldım Tokmakan, ebegümeci ve çökelekle yedik günlerce Kırdık içimizdeki yitirmenin zehrini, bağışlamanın kendisiyle Avuçlarımızda sumak kokusu, Kulaklarım! dedi " Duymuyor!" Kestim kulaklarımı, " artık kardeşiz " dedim!gülümsedim. Akrepleri izledik dünyayı anlamak için " İnsan ile Akrep arasında ki köprü nedir " diye sorduk - Meğer akrebi şekerle beslersen, o da şekerden yaparmış zehrini!- 2) Dizlerimiz iyileşti! Bize dua eden yaşlılar tespihlerini verdiler, uğur olsun diye Kimi unutmak istiyorsak adını çektik, geceleri. Kimi seviyorsak böldük yüzünü otuzüçe usumuzda adadık kendimizi, hu’larca… günlerce yürüdük, ellerimiz arkamızda, otuzüç’e böldüğümüz yüzümüzde bir telaş haydi! Kim daha çok toplayacak, sevdiğini sevdiğine !diyorduk, takvamızdı bu! bir ahraz aldı ellerimizden tespihi ezdi parmaklarıyla yüzümüzü fırlattı ne diyorsun? dedik, Anlamıyoruz! İnsan hiç sevdiğine topladığını sayar mı? diyemezmiş meğer Ne bilirdik Ne bilirdik yalanın, ihanetin ve hilenin önce tespihlerden geçtiğini! Bıraktık saymayı Ne Doğu’ya ne de Batı’ya döndük yüzümüzü! İyilik bu değildi! 3) ağır sıtmalar geçirdi ruhlarımız bir alûsi ailesinde baş ucumuzda günlerce Ya-Sin okundu Hallac’ın , Salman’ın ,Fatıma’nın uğruna kalbini diken bir adamdan bahsettiler Onu ne yaktı diye sorduk! Yırtık avuçlarımızdan döküldüğümüzü söyledik! Bedeliyye’de aldılar bizi bir halkaya Yeryüzündeki bütün kardeşlerin barışması için! Ve seslendi Üstadları hepimize: -" Ey kardeşlerim! Asıl kardeş kardeşi vurur, kardeşlerim,şaşırmayın! Çünkü bir tek kardeş olanlar bilir kardeşinin en zayıf noktasını! Bir tek dostlar vurur sırtından dostunu!şaşırmayın! Garib olan ise insanın hiç tanımadığını vurmasıdır Ey Kardeşlerim kardeş olun ve karnını deşmeyin kardeşlerinizin !" Ürkek, el kaldırdım: En garibi ki: insanın vurulduğunu meğer hiç tanımamış olmasıdır! Ah, sevdiklerini kaybedince mi ölürüz daha çok? Yoksa sevdiklerimizle kaybedince mi? Sustu cemaat! Herkes üşüdü! İçimden bir ses fısıldadı: “Ya bağışlanmadıysam?” 4) Nedir ki bedenin uzak düşmesi sevdiklerinden? Ah en büyük ızdırap, uzağına düşmesi insanın kendisinden! En büyük şirk: İnsanın kendisine Yabancılaşmasıymış, Ah ben alak’asını kaybetmişken, neyi okuyayım ve kimin adıyla? Üç kez sordum: Ne okuyayım Rabbim? Ne okuyayım Rabbim? Ne okuyayım Rabbim? Kendini yıllarca oyalamış, Kendisiyle yıllarca oyalan(ıl)mış, Malını,ruhunu ve kalbini suistimal vadilerinde dağıtmış yoksullardan: Kendisini sevmeyen atmış dokuz kişinin toplanacağını fısıldıyordu insanlar Ya onlardan biri bensem?Aman Yarabbi!!! Belirlenen sürede ve yerde yetmiş kişi toplandık Hepimizi bir korku ve titreme sarmıştı: Ben söyleyeceğim sizde tekrarlayacaksınız dedi öne çıkan Olur dedik korku ve titremeyle: Ve başladı avazı çıktığınca göklere doğru: EEY RAABBİİİİMM! Tekrarladık: Eyy Raabbimiz! Ve o devam etti: MÜSTEHAK GÖRSEYDİN, ONLARI DA BENİ DE DAHA ÖNCE YOK EDERDİN. İÇİMİZDEN BİR TAKIM BEYİNSİZLERİN YAPTIKLARI YÜZÜNDEN BİZLERİ HELAK MI EDECEKSİN? Ağlaşan seslerimiz yankılarla Tekrar etti: İÇİMİZDEKİ BEYİNSİZLER YÜZÜNDEN BİZİ HELAK MI EDECEKSİN? Ve o devam etti: SEN BAĞIŞLAYANLARIN BÜTÜN BUNLAR SENİN İMTİHANINDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. BU İMTİHAN İLE MÜSTAHAK GÖRDÜĞÜNÜN SAPMASINA FIRSAT VERİRSİN LAYIK GÖRDÜĞÜNÜ DE DOĞRU YOLDA YÜRÜTÜRSÜN SEN BİZİM SAHİBİMİZSİN BİZİ BAĞIŞLA BİZE ACI SEN BAĞIŞLAYANLARIN EN İYİSİSİN Öyleki gözyaşlarımız yanaklarımızdan süzülüp ayaklarımızı ıslatıyordu: Öylece Tekrar ettik Bağırışlarla: Sen bizim sahibimizsin Bizi bağışla Bize acı Sen bağışlayanların en iyisisin! Sekiz günün sonunda yetmişimiz de aynı sesi duyduk: Duyduğumuz ses: Sevgim ve Merhametim: “Sevgisi ve Merhameti olanlaradır! Zekatı verenlere Ve Ayetlerimize iman edenleredir” Ruhumda yankılanan duyduğum sesle, döndüm kendime Sevgim ve Merhametim: “Sevgisi ve Merhameti olanlaradır! Kayıpkentli Kıztaşı-İstanbul 30.01.2010 03:31 ***************************************** Şiirden notlar: 1) İnsan hiç sevdiğine topladığını sayar mı?: Cündioğlunun -Gülümsemezsen , Sevemezsin Tanrıyı-isimli makalesinin girişinde anlattığı küçük hikayede: Birgün aksakallı bir derviş, bir sepet dolusu elmayla tepeler bayırlar aşan genç bir kıza rastlamış. Bozkırın o sıcağında yorgunluktan al almış kızın yanakları. " Nereye gidersin? Neler doldurdun sepetine?" diye sormuş derviş. Tâ uzaklara uzatmış elini, bir tarlayı göstermiş kızcağız: "Bak, sevdiğim adam çalışıyor orada!" demiş, "ona elma götürüyorum." "Kaç tane?" diye sorunca derviş, genç kız şaşkınlıktan büyüyen gözleriyle, " O nasıl soru öyle? " diye mukabele etmiş; " İnsan sevdiğine götürdüğü şeyi sayar mı hiç?" Başı önüne düşmüş dervişin. Ve genç kızın farkedemeyeceği şekilde usulca koparıvermiş elindeki 99’luk tesbihin ipini. 2)]"İnsan ile Akrep arasında ki köprü nedir" diye sorduk -Meğer akrebi şekerle beslersen, o da şekerden yaparmış zehrini!-: Akrebe şeker vermek, akrebi akreblikten çıkarmaz. Akrep akreptir. İyilikleri zehire çeviren insanla ne kadar da çok benzeşiyor bu açıdan akrebin doğası! 3)Ne bilirdik yalanın, ihanetin ve hilenin önce tespihlerden geçtiğini! Bıraktık saymayı Ne Doğu’ya ne de Batı’ya döndük yüzümüzü! İyilik bu değildi!: Peki ya neydi İyilik? Yüzlerimizin Ka’be’ye bakması, veyahut Ankara’ya bakması, vehayut Kudüs’e bakması, vehayut Kitab’a mı bakmasıydı? Hayır! İyilik: İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir. (BAKARA-177) 4) Bedeliyye: Şehid Ali Şeriati’nin en değerli Hocalarından biri olan; İslâm dinine, kültürüne ve ahlâkına büyük bir hayranlık duyan Massignon 1934 yılında mısırlı bir hıristiyan olan Mary Kahîl ile birlikte Dimyat/Mısır’da Bedeliyye adını verdiği, duaya ve müslümanlara ferâgat-i nefs ve bir kardeşlik bağı ile yaklaşmaya dayanan, hıristiyanlara mahsus bir hayır cemiyeti kurmuştur. Bedeliyye’de hıristiyanlar, özellikle, Cuma Namazı’na denk düşen bir eş-zamanlıkla İslâm-Hıristiyan kardeşliği için dua etmekteydiler. Massignon’u okumak isteyenler için: www.ozemre.com/index.php?option=com_content&task=view&id=101&Itemid=57 5)En büyük şirk: İnsanın kendisine Yabancılaşmasıymış: Yabancılaşma için ALİNASYON kavramının kendisine bakılabilir. Yabancılaşma insanın üretilmesi yerine tüketilmesidir. İnsan her şeyle tüketilebilir, tükenebilir.Bu Allah’la bile olabilir.Zira Kur’an’da bir ayette: Dikkat edin Aldatıcılar sizi Allah ile aldatmasın der. Allah ile Aldanmak için, Kendinizi sevmeyi bırakıp Allah’ı sevmeye başlamanız demektir. Yani Kendinizden ç/aldığını değeri, Kulluk yapmak adına Allah’a verirken, tipik bir dinci olup çıkmak! Oysa gerçek Kul: Allah’a duyduğu güveni ve sevgiyi önce kendisine duyarak başlayandır. Zira bilmek önce insanın kendisinden başlar. Kendisini bırakıp Allah’ı arayanlar ile Allah’ı bırakıp kendisini arayanların buluşacağı ortak nokta: Kula-Sistemlere Kulluktur; Birinden Katoliklik-Ortodoksluk-Saltanat-Sultanlık rejimleri diğerinden ise Faşizm,Liberalizm,Kapitalizm türer bol bol.vesselam. 6) Belirlenen sürede ve yerde yetmiş kişi toplandık Hepimizi bir korku ve titreme sarmıştı: Araf suresi 156.ayet! KADİR BAL- Kayıpkentli- Kıztaşı-İstanbul 30.01.2010 03:31 |