****Kayıp Kuşaklar...
Bir zamanlar diye başlarken masallar,
bir tarih atlanır hep, sebepli belkide, anlatılmayan ve anlatılamayacakların çokluğunca. Neden suskunuz diye sormuyorum asla, yanıklığımız yakılmışlığımızda, kuru bir yaprak misali savrulmuşlukla, Anadoludayız gazel gazel türkülerce. Dilâ hatun olup kurtalan’da seyahatte, savaşlardayız zaman zaman da Nenehatun’larca Aziziye Tabyası’nda, birer kırık hayatız hepimiz vagonlarca kayıplarda Balmumcu’da. Bir sesleniş kulağımda eskilerden kalma, ’Babam gelmedi mi anne daha? ’ Gözümdeyse darağacında bir yırtık parka, dilimde bir melodi melo/dramlarca. Gitme diyordu içimdeki şeytan kulaklarımı tırmalarcasına. Görme derken gözlerim, dilim lâl, boğazımda hıçkırıklar düğümlerce, içim dar. Dumanı yakıyordu genzimi yangınlarda kitaplarlar. Bir sızıntı var burnumda, akmak istemeyendi kan. Fedaydı oysa feda, memleketim kurban sana bu can. Asırlık çınarlar misali içimde acılar, her biri bir tarihi anlatan kitaplar, sayflar dal dal, yaprak yapraklar masal diye anlatılırdı bir zamanlar.. Kırıldı iğneleri pikapların, çizildi plaklar. Büyüdüler yasaklı, büyüdüler o ninni gibi türkülerle, fakat bir halt olamadan tükendi, tüketildi kahırlarla o kayıp kuşaklar. Bir ceviz ağacı olsam gülhane parkında ne yazar? Artık o iskeleye yanaşmaz oldu vapurlar, rengi buza çaldı gözlerin köpüklerce dalgalar. Boğulduk giden filonun pervanelerinde parçalanarak. Bölündük, böldürüldük yokluğunda ekmeğin, kıyıldık, kıydırıldık kırana geldik. Her salkım üzümde tanelerce bozana geldi bağ bahçe talanda. Soracak bir gün kızım/oğlum elbette, ne yaptınız değil, ’neleri yapmadınız da böyle oldu diyerek, anne/baba? ’ Bir kayıp tarihin bahtsızlarıyız olacak vereceğim cevapta. Nerede yanlış yaptık bu genç yaşımızda? Dolduran biz değildik salonları, üç film bir arada. Tek kurşun sıkmadan verildi vatan, biz ne olduk/olamadık derken, gitti gider artık amerikan rüyası sanırım, üç değil, tek film sinemalardan. Masal diye anlatılacak o yaşanmamış zamanlar. Kırıldı iğneleri pikapların, çizildi plaklar. Büyüyecekler böyle yasaklı/saklı Büyüyecekler bebeler, o ninni gibi türkülerle tabi ki görürlerse, çürümeden bedenleri zindanlarında hayatın, İflas etmeden/ettirilmeden duyuları, satışlara gelmeden pazarlarda işportada ’Ne alırsan bir lira’ hesabına, belki kapalı kapılar ardındaki masalarda. Tükendiler sonunda bir halt olamadan, tüketildiler kahırlarla o kayıp kuşaklar. Çoğalmasın dilerim kuklalar ellerde, sanattan/sahneden uzaklarda, olunmadan gerçek sanatçı oyuncu, açılmasın perdeleri oynanmasın tiyatrolar. **Kiraz Çiçeği** Gönül Ersin |