*Kiraz ağacı*Bu Gönül geçer mi hiç şiirden, bırakıp da gidebilir mi tozlu raflarını, kaçar da gözlerine yaş getirirken, gizlese de ağladığını kaleminden, gizleyemez dize dize dökülen yapraklarını, sayfalar dolusu hüzün çiçeklerinden. dökülürken bağrından hüznünün çiçekleri, yağmur damlaları gibi dizelerce satırlarına, nasıl ağlamaz kiraz olmayacak yarınıyla, doğmayacak güneşine ayaz sabahında. kalmıştır kimsesiz ve de sessiz çığlığıyla, çiçeksiz ağacı ile bir başına bağında. tomurcuğu gören gözler kurudur artık, vuslatına erememişken meyvelerinin, kırıktır dalları uzanmaz maviliğe bitik. açılan budaklarıyla solan parlaklığının, verdiği acıyla gövdesi yitik, dik duruşu asaletindendir kiraz ağacının. ermektir dileği mânâsına ilmin fennin, bilir de doğasını her kavramın değerin, geçemez sevdasından vâr oluş gizeminin. kâfi gelmez anlatıma onu çift hecenin, murâd_ı tadında özünde nektarının, cismine kurbandır veren Tanrı’nın. bilirim haydar haydar diye eğilişini, değdiğinde rüzgar tenine dellenişini, pembe beyaz çiçeğini yeşil yaprağı ile özenle ezeye bezeye süsleyişini. durmadan meyveye vecd_i sükut içinde, bayraktaki renkle her bahar dirilişini... *kirazçiçeği* Gönül Ersin |