SÜRGÜNDÜR YURDUN, MÜLTECİDİR YÜREGİN BİLİRİM.Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bu sevda sığmayacak ömrüme biliyorum
Ah ne yazık sığar sandılar Bu yüzden erken gittiler Dünyayı sevgiyle kuşatırız yeniden Gidersen inancını bırak git Sende beni kanatır... kızılırmak... Kutsalını yitirmiş kentlerden, kör karanlık sulardan, karabasan gecelerden, sabahını yitirmiş bozkırlardan, geçdin de geldin. korkak bir çoçukdu, yoksullukdu tüm geçmişin. Acı, isyan ve direnişdi bir dilin Türkçeye çevrilmesi… Yazgının en okunaklı yerinde silinen sevdanın adıydı hasretin. İçinde taşıdıgın yüzümdü yüzyıllar boyunca. Unutulmuş bir alfabenin diliydi sesim. İsimsiz bir savaşçıydın ve madalyasız. Gecdin agır karanlıklardan, Keskin yalnızlıklardan, Derin acılardan. Kaygısız ve umarsız… Hep biraz eksikti kelimeler, Savrulup gidenin ardında. Gözyaşı bulutu sızardı geriye kalan anılarda. Yıldızları dökülmüş gecenin Kurşuna dizilmiş erleri gibi kalırdı mülteci suskunlugun. Bir dag türküsünün kekik kokan ezgisine sıgınırdın. Gökyüzünden süzülen gri bir buluta takılırdı bakışların. Ve Özlemlerle yakılan ince bir tütünün dumanına katardın düşlerini. İnsani büyüten yalnızlık mıydı? Ölüm çaremiydi? Sevginin, inancın ve umudun vatanı neresiydi? Utanırdı tanrı duysa çıglıklarını. Yaşamı bilemeden ölümü ezberleyendin. Çoçukların avuçlarını kanatan taşlara öykünendin. Anaların dillerindeki agıt, gözlerindeki umuttun. Şimdi, Aysız ve karanlık gecenin koynundasın, Ruhun ve bedeninle. Bu tutsaklık, bu karanlık ve aydınlık. Bu sogukluk bu sıcaklık senindir bilmezmisin. Bu sabır, Bu toy sözler senindir duymazmısın? Umutma hatırla! Adımla seslen, Sıcak soluğunla büyüt içimdeki ateşi. Tanıkdır ve sahittir bu gökyüzünün yıldızları, Dogacak safagın güneşi. Unutma beni sevgili…. |
delik-deşik edilmiş hayat(lar)ın içinden
süzülüp aktı nefesimiz
uslu uslu büyürdük usulca
yamalı sözcüklerle iltica ederek ölüme
utangaç ve mahcup hallerimizin adı huzurdu
önce sökmeyi öğrenecektik alfabe’yi
sonra bahanemiz olacaktı titremelerimiz
dik duruşlu gururumuzdan vazgeçip
korkak tavırlarımızla silkelerdik cesaretimizi
üç harfi bir araya getirmekten
aciz ve çaresiz kalırdı parmaklarımız
yuvarlayıp geveliyorduk lafı
henüz dilimiz dönmezken Türkçeye...
-görmeyecek-duymayacak-bilmeyecektik-
öyle olmamızı istediler
mutluluğumuza ve huzurumuza çomak sokan zihinler
şiir için teşekkürler şair
selam ve saygıyla