Şizofren günlükleri: Geronimo ' ya mektupBütün gece seni aradım... Solgun yüz vadisine, Kızıl şerbet ırmağına ve kara yağmur ormanına baktım ve bulamadım... Sesler düşüyor yine. sözcüklerde hayat belirtisi yok. sonuç cümlelerine tapınıyor herkes ve sayıklamalara kulak kesiliyorum. Çünkü ; artık gerçeği sadece sayıklamalarda bulabiliyorum. Ne düşünmem gerekiyor sevgili Geronimo? Ağızlarından salyalar akan suratlar dolaşırken zihnimde Ve pervasızca kahkahalar çınlarken etrafımda. Hayat kendini tekrar ediyor. Hayat kendini tekrar ediyor. Hayat kendini tekrar... Hayat kendini... Hayat... .... Galiba kendimi pek iyi hissetmiyorum. Boğulacak gibiyim. Sürekli öfkeden bahsediyor sürekli isyandan. Gürültüsü bilincimi kuşatıyor. Doğru kelimeleri seçmekte güçlük çekiyorum , Zihnim düzenli işliyor ama sözcükler avucumda durmuyor. Susuşlarımın süresi artıyor. Kaç gün oldu üç mü? Zamanın işleyişini doğru ölçemiyorum, Mil çekilmiş gibi akreple yelkovnın gözlerine... Derinlik algımı da kaybediyorum , iki boyutlu gibi herşey. Suyun Tanrısallık içerdiğini söylemiştin bir defasında. Yağmur yağıyor Geronimo yağmur!!! Bu defa, Yağmur değil ölümleşen umutlar yağıyor... Şafak vakti harflerin Bağdat’ ta buluşmasının yankısı şehri kaplarken, ENE’ L HAK! diye bağıran Mansur’ un sesi kulaklarımdan gitmiyor. Yaşlı adamın ağzından dökülen cümleler toprağa bereket katmıştı oysa. Meydanı dolduran kalabalıklar; Bir ölüme şahit olmanın garip tedirginliyle kaldılar sadece. Sahi ! burada ölürsem... Ölü diye geçermiyim kayıtlara? Tanık sayarlar mı? Her karışına mayınlar döşenmiş bu toprakları? Sert bakışlı Afgan kadınlarını? Avuçlarını kanatan taşlara aldırmayan çocukları? Saymazlar değilmi... Hem ikimizde biliyoruz sevgili Geronimo, Burada hayaller yasal özgürlüğü düşleyemediğimiz kadar... Kutsalını yitirmiş kentlerin bu kadar sahtelik barındırması da bir zorunluluk galiba... Ah dostum! Sen yine yoksun... Ve ben şimdi bir Ortadoğu ezgisine sığınıyorum... ’’ Asra yemin olsun ki insan ancak hüsrandadır...’’ |
bu öykü ;
zamanın bilinmeyenlerinde
bir ezgi gibi hep mırıldanacaktır...
saygı selamlar.