Köşe Başlarında Islak Bir Akşam!
köşe başlarında ıslak bir akşam, yağmurdan kalan.
kör sarhoşlar karanlığa ıslık çalan küskün dallarda ıslak, karanlık yeşil ve soğuk bir his adın kalmış dilimde ısrarla dolanan benliğime gitmeli şimdi bu şehirden de yine birazdan dökülür bulutlar üzerime köşe başları ıslak bir akşam, yağmurdan kalan. tutunamaz her insan sisli bir akşama şehir hüzünlü bir şarkı gibi burakmazken beni her adımda bir tat sarar yüreğimi damla damla şehir ışıkları uzarken gözlerimde ıslak bir köpek küfrederken şehire yağmur başlar birazdan yine tenimde soğuk bir akşam türküsü yağmurun hüzünlü esintisi ve şehirin bitmeyen efsanesi gözlerine hasret bir hoşçakal busesi dudakalrımda yarım kalan bir hikayenin izi yağmurlu bir akşamdan kalan sisli bir masalin öyküsü köşe başlarında yarı ıslak, yarı karanlık ,yarı hoşçakal. uzak yolların düdüğü çalar demirin canlandığı çubuklar üzerinde ucuz bir yolculuktur kalabalıklar arasında yorgun ve bitkin bir demir yığını yüz yıllın hikayesini saklayan ve çeşit çeşit insan hayalleri bekleyişli gözlerden ufka açılan çocukların neşeli oyunları ve kalabalıkların hüzünlü yolculukları Karanlıkta gözükmüyor gelincikler, papatyalar kara bir tat sarar yüreği ağlayamaz gözler karanlıkta gözükmez ki yeşil yapraklar, mavi çiçekler uzar saatin devirli sesi, kulağı yoran trenin sözleri düşler sarar seni , yarı uykulu, yarı aç, yarı yorgun, yarı kırgın küçük bir radyo mırıldanır kalbini kara bir tat sarar yüreğini gözlerinde bir tek sevgilinin sesi gözlerinde bencil bir gençlik ateşi gözlerinde sönmeyen bir hayalin güneşi uzar saatin devirli sesi, kulağı yoran trenin sözleri yıldırmaz seni biten düşler ardı ardına yeniden başlayan hevesler. şehire hoşçakal hoşçakal tüm yaşananlar |
Yani ben böylesine uzakken sen kendini yakın kılmayacaksan
Ben savururken güzelliğimi dip tutmayan geceye, sen toplamayacaksan kalbimdekini
Ben böyle kahra ram olmuşken bir de sensiz kalmışken hançeremde sevdan
Kim sebebim olanı bir sele vermemi bekleyebilir ki?!
Böyle inleteceksem sol yanımda kilitli kalmışları,
Böyle kilit kalacaksam ve uzanmayacaksan iklimime,
Yani bir sürgünün nabzını yoklayacaksam her ikindide,
Görmeyeceksen baktığın ben iken…
Kim gözüme ırak düşeni, gönlümden ayrı tutmamı isteyebilir ki?
Ben nereye gidersem gideyim bir yanım hep el-aziz kalacaksa,
Bu şehir o teşne yorgunluğuyla bağlayacaksa yollarımı,
Berf düşecekse içime serin bir yaz akşamında ve eritecekse alazımı,
Yazgımın bir yüzü hep yalanın olacaksa,
Acının tarihçesini yazmak onyedilik sürmeye kalacaksa,
Kim benden hıçkırıklarımı izbelere gömmemi bekleyebilir ki?
Ben ne kadar yanarsam yanayım dermanım ateşin gölgesinde kalacaksa,
Ne kadar kaçarsam kaçayım menzilimde korkularım yatacaksa,
Yüzümü döndüğüm her yanda adımın baş harfi kıbleme kan sunacaksa,
Ben şiirimi kendimden başlayarak yakacaksam,
Kim benden Ona gazeller dizmemi bekleyebilir ki?…
Beklese de bu bekleyişin kalbi kanımın donduğu ana kadar kaç devir yapabilir ki?
Kim enkazımın tepelerinde dolanırken bana bir yudum su verebilir ki?…
Ve kimin aklına gelir ki suyun gözlerinde bir çöl yetiştirmek?…
“o öyle güzel kalsın… bana müsaade.”
alıntı....
Şairim sizi nasıl okumamış yasemin çiçekleri daha önce
Çok güzeldi dizeleriniz telafi ederim dizelerinizden yoksun kalışımı bundan sonra
Kutlarım sevgimle saygımla
cici bakın ömrünüze ve gönlünüze...