şark masallarında ölümŞiirin hikayesini görmek için tıklayın sevmek ya da sevişmek
iste bütün mesele bu...
I
ve gölgelere uzandı bir coğrafyanın soluk silueti örtüldü fikrimize ağır ağır perdeler değerken tenime bir yabancının illegal eti nerede koy bildiğim inancın değerleri dilim dinim dünüm hani neredeler şimdi bir martı kanadında dirhem dirhem tükense zaman eşkali kurşun olan bir şehveti namlusunda kim tutabilir ılık bir kahve fincanının dibinde aksediyorsa talan değişmişse nehrimin yatağı iklimine doğru ki olmuşsam bile bile lades dudaksız bir çehrenin omzumda bıraktığı rüzgarı kim atabilir II konuştuk oradan buradan batık kentlerden arta kalan viraneler derledi baktım irkildi bir an alnında yüzdürdüğü korsan gemilerden baktı su utandı dudaklarım kıvrımında soldurduğu nilüferlerden yaşamak diledim kulağına bin tohum fısıldayarak munzur değdi dudaklarıma çorak hücreleri yararak bakıştık öylece… ceplerimizde birbirimize yazmadığımız gizli mektuplar vardı yaktık bir aşkın sağ yanını önce güvercinler havalandı inançsızlığının türbesinden sonra boynuna faşist öpüşler bıraktım III gece mi daha koyu saçları mı yoksa dudakları şarapnel gözleri yalım ayazı ay ışığında hudutsuz sev(iş)meler büyüdük yasak elmalar yedik iblisin ellerinden çıplaklığımıza bürünüp lirik kavgalara yürüdük tenimize iliştirdik en kirli beyazı karardık... görüyorsun ya ışıklar nasıl da karanlık ve buzu çözülmüş bir kıtanın haklı mateminde akıp giden kumsal damlaları gibiyiz gölgelere giyinmiş ışıklar teninde siyah beyaz devrimlerden arta kalan anarşist çizgiler ışıklar diyorum teninde elmas gibi parlıyorlar IV kürt müydü ermeni miydi bilmiyorum bakışlarında zılgıt çeken bir çocuğun içli sesi teninde tütsülenmiş ucuz parfümün kokusu vardı boynumu yalarken kumral bir döşün nefesi hoyrat ellerini kurduğum düşlere kardı kaç namusu kirletme çabasıydı aşk ve mesnetsiz bir şehvetin ederi ne kadardı dilinden aldım zehri, emdim gün gecenin bağrına ağıt yürürken dilimi inadına bir göçebenin terkisinde yaktım dudaklarında arınacağım vaftize bin milat vardı.. V özlemekten geliyorum dilimde mülteci bir mersiye şimdi arş-ı alaya dökülen nehir ve bir damlaya hapsolmuş iyot kadar ıssızım… tamunun dehlizine demir attım ardımda yakılmış kasabalar bıraktım varlığına bin yürek saydığım aşkı ki sırf kardeşliğinden ödün vermesin diye halklar kehribar gözlü bir adamla aldattım aysegulguncan o c a k i k i b i n o n |