RESULALLAH'IN GÖLGESİ
Göğün göğsünden fırlayan cessase
indirirken Süleyman’ın mührünü sualleri eksik olmayacak yüzlere değecek elbette yüreğimize Musa’dan emanet aldığı asası Ve başlayacak kavuşmanın bitmez bütünlüğü Çekilirken mizana! omuzlarımda taşıdığım sevdan hafifletecek tüm geçmiş hatalarımı gelecek güzelliklerimi ekleyerek mizana hamurunda yoğurularak umudun inecek gözlerimdeki perde Düşecek gözlerimizin önüne sevdiğim ResulAllah’ın nura doymuş gölgesi ve kıyılacak nikahımız onun duasıyla birleştirerek avuçlarını avuçlarımızla kuşatarak gövdeni kâbe’nin örtüsüyle Beline duamı takmış sevgilim bundandır gece gündüz yakarışım bundandır her güle sarılışım yüreğimi misvak bahçesine çevirişim. Bak sevgilim Bak göğün göğsüne nasıl yağıyor cessase’nin ardından nur nasıl da gülümsüyor yüreğimize müjdeleyerek rahmine yerleşecek olanı kapat gözlerini sevgilim kapat bir an olsun pencerelerini hissediyor musun Aişe annemizin güle kuşanmış yüzünde dolaşan ellerini Ey kadınım ömrümü adadığım sevgilim hadi uyanmadan bu güzel rüyadan kur sofrayı iki tabak koyarak fazladan paylaşalım soframızdaki aşı Yüzünde okşanan elleri kaybolmadan Aişe validemizin kaybolmadan gözlerimizin önünden ResulAllah’ın nura doymuş gölgesi. Selçuk ERKİ |
sevgi selam ve hürmetlerimle