Baş ucuma asılıyordu zamanın gelgitleri Firari yontma sevdalardan geriye kalanlara inat
Bir lokma bin hırka söylemine veriyordu gönlünü İçi boş, loş sokakların oyununda çocuklar Kanatıyordu devamlı yüreğimin sol yanını Beni işgale uğratan tüm perdelerin askıları Kesiliyordu usu kabzasında kurbanlık koçun Dile geliyor gözlerimde kör bıçaklar
Ben masum kaygıların körebe çocuğu çalıyorum içimdeki seni Bir sessiz çığlığa gerilla yetiştiriyorum tenhalardaki karanlığı
Ateşleri ebelerken tüm saatlerin tik takında Sus pus duruyor teneşirdeki gölgem upuzun boylu boyuna Bir tutam karanfili bırakıyorum kendi yokluğumun gölgesinde İnşirahına gebe düşlerim perdahlanıyor resimlerin boyasına İçimde yükünü boşaltıyor en kasvetli gerginlik Dağa vuruyorum özümden sızan suların sesini Tek tek doğruyorum kör bıçağın gördüklerini
Yaslı gidip şen geliyorum avazımın kavuştuğu şehirlerden Görüntüler çöküyor ebabiller gibi fillerimin üstüne bu sefer okşayarak
İhanetin savurduğu bir çöl yok oluyor dudaklarımda günahsızca Ben boğuluyorum diri diri ırmağımın sessiz sularında Her sessizlik yüreğimde eserken ılık ılık Dillerime neşe şarkıları zincirlenir her bir güzel sesin nağmesinde Dökülür şelalelerden tatlı tatlı Kevser suları Akar benden sana bir nev-i bahar gibi Zılgıtlar çalar tüm sokaklarda çocukların diliyle Yok olur toprağımda çürür kör bıçaklar
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kör Bıçak şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kör Bıçak şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Ben masum kaygıların körebe çocuğu çalıyorum içimdeki seni Bir sessiz çığlığa gerilla yetiştiriyorum tenhalardaki karanlığı ... Ve sen hep yalnızlığı getiriyordun karşıma dost diye İçimdeki sana inat bırakıyordun beni bir başıma. Yokluklara.
Baş ucuma asılıyordu zamanın gelgitleri Firari yontma sevdalardan geriye kalanlara inat
Bir lokma bin hırka söylemine veriyordu gönlünü İçi boş, loş sokakların oyununda çocuklar Kanatıyordu devamlı yüreğimin sol yanını Beni işgale uğratan tüm perdelerin askıları Kesiliyordu usu kabzasında kurbanlık koçun Dile geliyor gözlerimde kör bıçaklar
hocam bu güzel eser karşısında susuyorum
çok muhteşem
inanın ne desem az gelecek saygılar hocam saygılar
Yaslı gidip şen geliyorum avazımın kavuştuğu şehirlerden Görüntüler çöküyor ebabiller gibi fillerimin üstüne bu sefer okşayarak
İhanetin savurduğu bir çöl yok oluyor dudaklarımda günahsızca Ben boğuluyorum diri diri ırmağımın sessiz sularında Her sessizlik yüreğimde eserken ılık ılık Dillerime neşe şarkıları zincirlenir her bir güzel sesin nağmesinde Dökülür şelalelerden tatlı tatlı Kevser suları Akar benden sana bir nev-i bahar gibi Zılgıtlar çalar tüm sokaklarda çocukların diliyle Yok olur toprağımda çürür kör bıçaklar