YEŞiL MELANKOLİ/ Adını umut koyduğum her çiçek; Toprağın yedi kat zindanında müebbet Avucumda tutuşturuyorum dünün küllerini...Yangın Sarmış her yerini ölümün Yaşamın içini yaşla doldurdum...Ömür... Ziyan Olmamalı gözlerimin gölgesinde hüzün. Bu ruhumdaki kekremsi acı Sus ve git diyor... Son fasıl hiçlik! Matem payına düşen miras...Al ve git. ...Ben ârizî sükun Üstümde nefesi kesilir aşkın Ve hep kanarım yaşamın damarlarında Ayaklarım titrek... Düşlerimi düşürüyorum, aklımın cepleri delik Yalnızlığa adıyorum kifayetsiz sözleri...Kurban Verdiğim susmayan melodram. Yüzümde tahrip çizgileri... Orantısız kahırlar yükleniyorum... Bitmeyen yaslı senfoni. Fikir terazim ayarsız...Cümleler devrik. Ayakta alkışlıyorum kedersiz hücrelerimi... Ve hâlâ sağlam kalan med-cezirli sükûnet Yutamadığım öfkem boğazımda isyan. Ve yine ziyan. Yeniden şahlansa içimin durgun nehri... ... Çile, susku ve imdat Fırtınaya tutuldu gemilerim Yüklerimi sahile atmalıydım. İşte o zaman, göklerden haykırırdı infilak... // Aynadaki aksim... Ölüler tekkesinde ‘ebet’ arıyorsun Söyle! Hangi sokak çeşmesinden akıyor zehrin. Elinde tuttuğun bir inşirâh kalmıştı... Göğe uçurmadığın Şimdi ardından ağıt yaz... Sana kalan sürgün Gövdende sancı. Netameli bir mekandasın. Çık bu şehrin kapısından. Sana dar artık surlar. Mavi.Bahar. Şenlik türküleri. Gecenin izdüşümünde Geride kaldı. Dipsiz bir kuyu çekti hepsini... Biraz buz. Biraz sis.Biraz sus! Hepsi bu kadar... ... Vefâ, cefâ ve efkâr Kaç hecede anlam bulur yaşamak? Soytarı gülüşleri duvarlara çarptığımdan beri Mimiklerim gerçek... Can ‘gayb’ı yok...Satırlarımda hâlâ çığlık var. Az sonra anonslarında felâketi bekliyorum...Çığ düşümü Koptu kopacak sessizliğimin kıyâmeti... Şimdi! Rüzgârla birlikte esme vakti... Güncelerimde intihar saklı. Uçurumdan atlayan heceler... Yokluğuna bûse kondurmak isterdim.Kederin Düğümlenmeseydi dudağımda.Konuşacaktım! Çok cümle biriktirdim. Dağıldı kelimeler... ...Nedâmet kuyusunda Hâr.Acının en derin kuytusunda geceler. Beni bekleyen belâya koşuyorum Adım n/isyân.. /// İndi kepenkler... Bende kapanmayan yaralar Yirmi dört saat açık.Melankoli nöbetindeyim. Sözlerimi yalnızlığa adıyorum. Süresiz ve tarifsiz. Yorgun sualim... Arayışın boşuna. Öl ya da ol Savurduğum nefesim...Geçip giden zamana yâr... “Düşün! Karanlığa boğan geceyi Ve aydınlığa yükselten gündüzü Çok olanı ve tek olanı... Düşün! ” Sonra bir Cuma sabahı bakışlarında dirilsin hayat. Duâ tut avuçlarında...Uçur... Seher vakti semâya... ... Yağsın üstüme sağanak sağanak Uçurduğum inşirâh Tebessüm dünde kaldı Duygularım bayat... Bitti zaman... Düşlerimi âmâlara verdim Artık.. Siyah-beyaz hayallerin cüzzamlı kurucusuyum. Göç mevsimi... Kırlangıçlara özendim. Bir telaş saklıyorum geceden...Sonum sürûr ya da hüsran... Bu sokak çıkmaz...Duvarlara çarpıyorum. Kaçışlar boş...Kendini rüzgâra bırakmalar... Esmeler bazen; Bazen susmalar...Boş! Yüküm ağır,taşımaya talibim.Ebedî. Boynumda aşkın urganı... Sıktıkça yeniden doğuyorum. ... Zifirî gecede, yürek seferî Ay yüzüme gülse; ağlıyorum Ve içimin koridorlarında bir çocuk; Sesinde umut yankısı... La tahzen. Güneş doğacak... U/yan... Adın n/isyân... |
Toprağın yedi kat zindanında müebbet
umut çiçekleri solmasın baharlada canım şairem..çokk güzeldi daha önce de defalarca dinldiğim en beğendiğim şiirlerden..yüreğin susumasın hiç..sevgimle..