TEK/BİR Taş
Çocuk;
Ebabilin sırrını taşır avucunda Ve her çocuk ebabil kesilir acıya... Bu kör gecenin sabahında Gökyüzünden düşen ihanetse Nabzı kesilmiştir merhametin... Ve güneşin kalbinden Kanla karışık yağmur sız/ar yer/yüzüne... Güz mevsimidir Dallarıyla birlikte dökülür yapraklar Ve her tohum yeniden filizlenir göğe... Bu vurdumduymaz ıslık; Kalbi sızlatan yaslı melodi, Ne kadar tanıdık! Taşları sıksan kan damlar Kızıl siyah bir gün başlar şehirde Eğer; Bir çocuk kalkmazsa düştüğünde Derin uykulardan uyanmazsa bebekler Rengi kızılsa toprağın; Babalar ve anneler Bir enkazı kaldırıyorsa... Ve seher vakti göğe ulaşmışsa sükût Tankların tepesine çıkıp; Sâlâsı okunmalı insanlığın. Kan ve gece Gözbebeğimde birleşip kanatlanır Gazze’ye... Yan/ar... Üç heceli acı... Renkler tükenir...Kan/ar... Susku müebbet ceza... Demirden kalplerin tüketemediği aşk; Alnından öper çocuğun... Ve kurşunların vuramadığı bir direniş başlar Bakışlarına korku düşer zulmün... ! Dur çocuk! Bak uçurtmalar ne güzel, uçurdun mu hiç? Gökyüzü alev, gözlerin gibi... Avucunda taşıdığın sırrı bana da aç Aç ki dağılsın ruhumun kiri. Topla saçlarını,böl ikiye sonra... Böl ki, sızacak yol bulsun gözyaşım Çarp yüzünü çoğalsın binlere Çıkar bedeninden hoyrat şarapnelleri... ... Rüzgâra katar düşlerini... Oyuncaklarını mezara. Çocuk; Gülümser uykusunda... Elinde ‘TEK/BİR’ taş... Fırlatır son kez vicdanlara... Ve her çocuk ebabil kesilir acıya... Nurcan Avcı |
KutluYorum basarinizi, daimi siirlere insallah..