BAHARDA CİNNET
Gece kara gözleriyle yüzüme güldüğünde
Anladım ki; ölüler de türkü söylermiş Baharın iki eli yakamdaydı Sordu; ben rengârenk şarkılar kondururken Çocukların alnına Sende bu kan rengi mâtemin Nedir durduğu kıyama? Cevapsızdım Kelepir acılar büyütmüştüm sadece Di’li geçmiş zamanlardan kalma… Tesiri yoktu Zaman suskularla büyürken; Yalnızlığıma Bahar müjdeleyen telaşın. Ve içimin çiçekleri ölürken; Bir karanfil vecdinde Aşka ve acıya niyet edişimin Tesiri yoktu, biliyordum. Şimdi güneşin buzlu ellerinde Akşam gölgesini soluyorum Neye yarar! Vurulmuşsa dünyanın alnında Sulh ve sükûnet; Benim müebbet hükmünde Geceye hapsolmam Bahar, ninnisini fısıldarken çocukların bahtına Anladım ki; uyku kefen giymiş bedenimde Ben ki yalnızlığıma ağlarken Kalabalıklar içinde Gördüm ki yalnızmış herkes Kendi mabedinde Çığlıklarında suskular büyütürmüş gece Bir çiğ tanesinin busesinde Vakitsiz gelişler bıraktım, Baharın avuçlarına. Bitimsiz gidişlerden kalma Haklıydım; Faydası yoktu, Ölürken bir kelebeğe ağlamanın Meleklerin göğe çıkardığı bir çocuktu İçimde aşkla büyüyen Vurulmasaydı, alnında çiçekler açacaktı Telafisi yoktu, biliyordum Bir çiçeği koparmanın Yaşlanmış tebessümün buruşmuş yüzüne sustum Anladım ki; susmaktan başka söz yok dilimde İçimde biriken cinnet yanmadaydı Kordu; alev alev tutuştururken aklımı Satırları vurduğunda Bir adıma bir de ölüme dokunmadı Şimdi nevruz kıyam/etinde Koparılmış çiçekleri kokluyorum Ne çare! Ölümün kokusu sarmışken tenime, Solan çiçeklerle aynı kefende, Başka baharlara, Açmaya gidiyor umudum. Bense ellerimde Bir cehennem taşıyorum Kahkahalı renklerini soldur bahar! Ve Sorma, sebebi sükûtuma sakladım, Renklerini ağlatan mâtemin. Kelepir acılar büyüttüm sana Di’li geçmiş zamanlardan kalma… Al senin olsun renklerim Bana siyahını sakla! Her filmin sonu belliydi aslında Ey aşk beni o sona hazırla! |