Olsaydın..
OLSAYDIN...
Hazır, vapuru da kaçırmışken iskelede, şu yağmur ıslatırken beni Sen de olsaydın... Bir yıldırım düştüğünde bana sokulup korksaydın. Aslında korkmaz, yanaşmak için fırsat kollardın. Biliyormusun, Şemsiyemi bile açmadım. Hem zaten niye açayım Şemsiyeyi sana tutar, ben yine hep ıslanmazmıydım, Sen de olsaydın.. Şimdi birazdan yine aynı sokaklardan geçeceğim, Görürsem sevgilim söz Senin sevdiğin o nankör kediyi ilk kez seveceğim. Sana mırıldanır beni ise tırmalardı biliyorsun, eminim yine; sevgimi belli etmediğimi ve kedi’nin bunu hissettiğini anlatırdın uzun uzun Sen de olsaydın.. Yine ekmeğin bayatını alıp gideceğim eve, söylenmeni özledim be canım bayat ekmeğe.. ”Bir ekmek almayı bile beceremiyorsun” deyişini, "tamam kızma şimdi yenisi alırım" dediğimde ”Kıyamam sana” deyip önüme geçişini. Ama bu da iyice bayatmış he, belki bu kez önüme geçmezdin Sen de olsaydın. Bu akşam canımda yemek istemiyor zaten. Senin yemek kitabına ilişti gözüm, Ben tatlıyı ne çok severdim, ve Sen ne çok tatlı tarifi toplardın, Niye sanki, Niye, O tatlının adını çizdin, Alacaklıyım işte senden, O tatlıyı bile Yapmadan gittin Olsun be canım, Belki çıkar dışarda yerdik, Sen de olsaydın Şimdi Hatırlıyorum, Her akşam perde kavgası yapardık. “Olur olmaz sarılıyorsun, dışardan görecekler” “Kapa şu perdeyi” derdin, Ben perdeyi kapatıp arkama döndüğümde, Sarılayım diye, Hemen ardımda beklerdin Bir de, perdenin yerinden çıkmış halkalarını takmayı sevmezdim, ama kurtuluş yoktu, Kordun tabureyi önüme ve “Tırman bakalım derdin.” Ben de her seferinde Tabureden düşüyormuş gibi yapar Seni kandırırdım, Sanki tutabilecekmiş gibi Sen de belime sarılırdın. Birazdan bir tanem, Yine perdeyi kapatacağım ve sonra bir umut yine ardıma bakacağım. Sarılırmıydın hala, Sen de olsaydın. Televizyonu, bir türlü paylaşamazdık, Sen istediğin kanalı açar, Kumandayı saklardın. Ben “Nerede bu kumanda” dediğimde Bir de “Vallahi” ekleyip “Bilmiyorum” der sözde beni kandırırdın. Ben de gönlün olsun diye, Hep inanmış gibi yapardım. Şimdi ise.. kumanda elimde, ama senin sevdiğin kanalı izliyorum Kimbilir nasıl sevinirdin, Sen de olsaydın. İşte yine bir yatma zamanı, Sen gittiğinden beri hiç ellemedim inan tuvalet masanı Takıların, rujların, ojen O komik turuncu bigudilerin ve Saç fırçanda bir tanem bir kaç tane saç telin Oysa her gece sana “Bir toka tak şu saçına yüzüme değiyor” derdim Tuvalet masanı "hiç ellemedim" dediğime bakma yalan söyledim, O çok sevdiğin parfümün var ya, işte onu arada sırada senin mavi berene sıkıp kokluyorum. Beren, yastığının üstünde uykuya ancak öyle dalıyorum. Takarmıydın, o Sen kokan Mavi bereyi şimdi, Sen de olsaydın. Bir tanem, Yarın sensiz ilk bayram sabahı. Nasıl da didişirdik seninle, her bayram Önce “senin annene” gideceğiz, Hayır “senin annene” diye. Ama, Yarın sabah O gücü bulursam kendimde Bu kez erkenden İlk sana geleceğim. Elimde bir buket çiçek ile Sen sevmezdin Öyle gülü , karanfili Bir demet papatya bile Mutlu ederdi seni. Bu kez sen ne dersen de, Kırmızı güller alacağım, ve Başucuna bırakırken sezsizce Biliyorum yine ağlayacağım, Eminim bir tanem, O an dayanamaz, yanağımı okşayarak silerdin göz yaşlarımı Ama o baş ucuna diktiğimiz adın yazılı soğuk mermer, Ah, Bir bilsen, Sensiz artık nasıl karanlık her yer. Keşke, Sen de olsaydın.... Muzaffer Alper |